سُورَةُالَّيْلِ | ٥٩٥ | الجزء ٣٠ |
سُورَةُالَّيْلِ |
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ |
سُورَةُالضُّحٰى |
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ |
سُورَةُالَّيْلِ | ٥٩٥ | الجزء ٣٠ |
Leyl Sûresi | 595 | Cüz 30 |
DOKSANİKİNCİ SÛRE-İ CELİLE
el-Leyl
SÛRE-İ CELîLESİ
Mekkî (; Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 21 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!
1 Yemin olsun (güneşi ve günü) bürüdüğü zaman geceye;
2 (Güneşin doğumuyla) iyice parladığında gündüze;
3 Bir de (her canlı türünden) erkeği ve dişiyi yaratmış olan O (yüce kudret sahibi) Zât’a ki;
4 Şüphesiz sizin çalışmalarınız elbette farklı ve dağınık şeylerdir! (Nitekim kiminiz canını cehennemden kurtarmaya, kiminiz de nefsini ateşe atmaya gayret etmektesiniz.)
5 İşte her kim (malında bulunan zekât gibi hakları muhtaçlara) verdiyse ve (haramlardan) iyice sakın dıysa;
6 Bir de o en güzel (sevap, en mak bul kelime ve en doğru din) olan (cenneti, kelime-i tevhîdi ve İslâm inancın)ı tasdik ettiyse;
7 Artık muhakkak Biz de onu o en kolay olan (ve kendisini ebedî rahatlığa kavuşturacak cenneti kazandıracak çalışmalar)a kolayca hazırlarız!
8 Ama her kim cimrilik etti (de, malında bulunan hakları ödemedi)yse ve (zenginliği sebebiyle Allâh’tan ve imandan) kendisini ihtiyaçsız say(arak Rabbinden sakınma)dıysa;
9 Bir de o en güzel (sevap, en makbul kelime ve en doğru din) olan (cenneti, tevhîd kelimesini ve İs lâm)ı yalanladıysa;
10 Artık gerçekten Biz de onu o en zor olan (ve kendisini ebedî azaba kavuşturacak cehennemi kazan dıracak fenalıklar)a kolayca hazırlarız! (Bu nedenle cennet ameli işlemek kendisine en zor bir şeymiş gibi gelirken, cehennem amelleri ona pek kolay gelir ve çok zevk verir.)
11 Helâk olduğunda ise/(Mezar çukuruna ve cehennemin dibine) yuvarlandığında ise/ (o cimrilik ettiği) malı ona yaramayacaktır!
12 Gerçekten (peygamberler gön derip kitaplar indirerek halkı hakka irşad ve) hidâyet etmek elbette Bize aittir!
13 Yine şüphesiz ki; o geri kalan (âhiret hayatı) da, ilk önce olan (dünya) da elbette Bize aittir! (Ar tık Biz iki cihanda da dilediğimize istediğimizi veririz.)
14 (Ey kullar!) İşte (Rabbiniz olarak) Ben, iyice tutuşup alevlenmekte olan büyük bir ateşten sizi korkuttum;
15 Oraya o en kötü olandan başkası (e bedî kalmak üzere) girmeyecektir;
16 O kimse(den başkası orada sonsuza dek kalma yacaktır) ki; (peygamberleri ve getirdiklerini) yalan lamıştır ve (ibadetten) yüz çevirmiştir!
17 O (şirkten ve günahlardan) en fazla sakınan kişi ise (cehennemde ebedî kalmak bir yana, ona hiç girmeyecek ve) ondan iyice uzak tutulacak (, böylece o onun sesini, hatta nefesini bile duymayacak)tır;
18 O kimse ki; malını (gösteriş ve işittirme niye tiyle değil de, sadece verdiğinin Allâh katında) iyice artış gösterir (olmasını arzular) olduğu halde ver mektedir./malını verir de, (böylece günahlardan) iyice temizlenir./
19 Oysa onun yanında hiçbir kimse için bir iyilik yoktur ki, (yaptığı yardımla, onun iyiliği) karşı lıklandırılmış olsun!
20 Lâkin (o bu iyiliği) O en yüce olan Rabbinin Zât’ını(n rızasını) aramak için (yapmıştır)!
21 Andolsun ki; elbette o (, alacağı sevapla) muhakkak hoşnut olacaktır!
Bu âyet-i kerîmelerde geçen “En bedbaht kişi”, Ebû Cehil ya da Ümeyye ibni Halef’tir. “En takvâ sahibi zât” ise, Ebû Bekir (Radıyallâhu anh)`dır ki; burada onun, müşrikler tarafından eziyete uğratılan fakir sahâbîleri, özellikle Bilâl (Radıyallâhu anh)ı, hiçbir iyiliklerine karşılık olmak üzere değil, sadece Allâh rızası için satın alıp azat etmesinden bahsedilmektedir. (Beyzâvî, Nesefî)
DOKSANÜÇÜNCÜ SÛRE-İ CELİLE
el-Duhâ
SÛRE-İ CELîLESİ
Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 11 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!
1 Andolsun (güneşin yükselme zamanı olan) kuşluk vaktine;
2 Bir de (insanlar ve sesler kendisinde) yatıştığı zaman geceye ki;
3 Rabbin seni (seçti seçeli hiç) terk etmemiş ve (seni sevdi seveli) (sana) hiç kızmamıştır!
Rivayete göre; Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) müşriklerin bazı sorularına ertesi gün cevap vereceğini söylemiş, ama vahyin gelişi uzunca bir süre gecikince onlar: “Rabbi Muhammed’i terk etti ve ona kızdı!” gibi laflar etmişlerdi ki, bu âyet-i kerîmeleri indirerek Allâh-u Te’âlâ Habîbini teselli etti. (Beyzâvî, Nesefî)
Leyl Sûresi | 595 | Cüz 30 |