HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْمَائِدَةِ  ١١٨ 
الجزء ٦

وَلَوْ اَنَّ اَهْلَ الْكِتَابِ اٰمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ ﴿ ٦٥ ﴾ وَلَوْ اَنَّهُمْ اَقَامُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَاَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ اَرْجُلِهِمْۜ مِنْهُمْ اُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌۜ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ سَٓاءَ مَا يَعْمَلُونَ۟ ﴿ ٦٦ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿ ٦٧ ﴾ قُلْ يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلٰى شَيْءٍ حَتّٰى تُق۪يمُوا التَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْۜ وَلَيَز۪يدَنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًاۚ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ ﴿ ٦٨ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَالَّذ۪ينَ هَادُوا وَالصَّابِؤُ۫نَ وَالنَّصَارٰى مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿ ٦٩ ﴾ لَقَدْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ وَاَرْسَلْنَٓا اِلَيْهِمْ رُسُلًاۜ كُلَّمَا جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوٰٓى اَنْفُسُهُمْۙ فَر۪يقًا كَذَّبُوا وَفَر۪يقًا يَقْتُلُونَ ﴿ ٧٠ ﴾

سُورَةُالْمَائِدَةِ  ١١٨ 
الجزء ٦
Mâide Sûresi  118 
Cüz  6

65  Şüphesiz ki Ehl-i kitap (Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e ve getirdiklerine) inansalardı ve (günahlardan) hakkıyla sakınsalardı, kötü işlerini ken dilerinden elbette örterdik ve kendilerini kesinlikle (nimetlerle dolu) o na’îm cennetlerine girdirirdik!
Ulemânın beyanı vechile; Ehl-i kitaptan olan bir kim senin, İslâm’a girmedikçe cennete giremeyeceği hususunda bu âyet-i kerîme nas teşkil etmektedir. Zira Ehl-i kitap oldukları beyan edildikten sonra iman şartının getirilmesi ve cennete girmelerinin buna bağlanması; Allah’a, kendi kitaplarına ve âhirete iman dışında başka bir şeye daha inanma şartı getirmektedir ki bu da “Son peygambere iman”dan ibarettir. Yoksa onlara zaten inanmakta oldukları şeylere iman gibi bir şart koşmanın ne manası olabilir? (Beyzâvî)

66  Eğer onlar Tevrât ve İncîl(deki Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in sıfatlarıyla ilgili âyetler)i, bir de Rablerinden kendilerine indirilmiş olan (Kur’ân-ı Kerîm’in ahkâmın)ı (gerektiği şekilde uygulayarak) ger çekten ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden (aşağı boşaltılacak yağmur) ve ayaklarının altından (bitecek türlü türlü meyve ve sebzeleri) yerlerdi. Onların bir kısmı (ileri geri yapmayıp) doğru ve orta yolu bulmuş çok iyi bir ümmettir. (Nitekim Abdullah ibni Selâm ve arkadaşları gibi bazı Yahudi âlimleri, Necâşî ve ashâbı gibi kimi Hris tiyan önderleri Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e iman ederek hidâyet bulmuşlardır.) Onlardan birço ğu ise, yapmakta oldukları (hakkı tahrif, inatçılık ve aşırı düşmanlık gibi) şeyler ne kötü olmuştur!

67  Ey Rasûl(-ü zîşân)! Rabbinden sana indirilmiş olan (hükümlerin tamamın)ı (kimseden çekinmeden) tebliğ et! Eğer (bunu) yapmazsan, O’nun risâlet (ve elçilik görevinden hiçbir) ini (yerine getirmiş ve) ulaş tırmış olmazsın. (Zira sana vahyedilenlerden hiçbiri nin îfâsı diğerinden aşağı tutulamaz.) Allâh seni insanlar(ın zararın)dan koruyacaktır. Şüphesiz ki Allâh o kâfirler topluluğunu (senin hak kında düşündükleri hileler hususunda) maksatlarına eriştirmeyecektir.
Âişe (Radıyallâhu anhâ) şöyle buyurmuştur: “Bir gece Rasûlullâh (Sallâllâhu Aeyhi ve Sellem) düşman saldırısın dan endişe ederek uyuyamayınca: ‘Keşke ashâbımdan sâlih bir kişi beni korusaydı!’ buyurdu. Tam o sırada bir silah sesi işittik. Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘O kimdir?’ diye sorunca, sesin sahibi: ‘Ya Rasûlallâh! Ben Sa’d ibni Ebî Vakkas’ım, seni korumaya geldim!’ dedi. Bunun üzerine Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) rahat bir şekilde uyudu.” (Buhârî, Temennî: 4, No: 6804, 6/2642; Müslim, Fazâilü’s-sahabe: 5, No: 2410, 4/1875) Abdullah ibni Şakik (Radıyallâhu anh)dan rivayete göre; bu âyet-i kerîme ininceye kadar sahâbeden birtakımları Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`i takip edip koru yorlardı. Ama bu âyet-i kerîmenin nüzûlü üzerine Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Ey insanlar! (Artık beni korumanıza hâcet yok,) gideceğiniz yerlere gidin! Şüphesiz ki Allâh beni insanlardan korumuştur!” buyurdu. (Tirmizî, Tefsîr: 6, No: 3046, 5/251)

68  (Habîbim!) De ki: “Ey Ehl-i kitap! Siz (Muham med (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel lem)`e inanıp, hükümlerine boyun eğmek suretiyle) Tevrât’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilmiş olan (Kur’ân-ı Kerîm’in ahkâmın)(doğ ruca icrâ ederek) ayakta tutuncaya kadar(, din adına muteber sayılacak) hiçbir şey üzere değilsiniz.” Sana Rabbinden indirilmiş olan şey(i inkâr), andolsun ki onlardan birçoğunu azgınlık ve kâfirlik bakımından elbette artıracaktır. Artık sen (tebliğ ettikçe onların gâvurlukları artı yor diye) o kâfirler toplumuna karşı tasalanma! (Zira bunun zararı sana değil, kendilerine dönecektir.)

69  Şüphesiz o (münafık) kimseler ki (dilleriyle) inan(ıp da, kalpten inanma)mışlardır, o kişiler ki Yahudi olmuşlardır, bir de o (Nûh ile İbrâhîm (Aleyhimesselâm) döneminde yaşayıp onların dini üzere bulunan) Sâbiîlerle, Hristiyanlar; işte (bunlardan) her kim, Allâh’a ve o son güne inanır (âhir zaman peygamberine iman başta olmak üzere diğer iman şartlarına da iman eder), ayrıca (namaz, oruç, hac, zekât gibi) sâlih bir amel de işlerse, artık (kâfirlerin korkuya düşeceği o kıyâmet gününde) onlar üzerine hiçbir korku yoktur ve (günahkârlar kaçırdıkları mükâfatlara üzülecekleri zaman) ancak onlar mahzun olmayacaklardır.
Yahudi ve Hristiyanlardan; Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e uymayanların cennete gireceğine dair bu ve benzeri âyet-i celîleleri delil getirenlerin görüşlerine reddiye için bakınız: Bakara Sûresi: 62, Nisâ Sûresi: 151, A`râf Sûresi: 158

70  Andolsun ki muhakkak Biz (kendi kitapların daki hükümleri tatbik edecekleri ve Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e inanıp uyacakları hususunda) İsrâ iloğullarının sağlam sözünü almış ve kendilerine (bu hususları açıklamak üzere) birçok değerli peygam berler göndermiştik. Her ne zaman bir peygamber canlarının istemediği bir şeyi onlara getirdiyse, bir kısmını yalanladılar, bir fırkayı da öldürüyorlar.

Mâide Sûresi  118 
Cüz  6
cihanyamaneren