HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْاَنْعَامِ  ١٤٥ 
الجزء ٨

وَقَالُوا هٰذِه۪ٓ اَنْعَامٌ وَحَرْثٌ حِجْرٌۘ لَا يَطْعَمُهَٓا اِلَّا مَنْ نَشَٓاءُ بِزَعْمِهِمْ وَاَنْعَامٌ حُرِّمَتْ ظُهُورُهَا وَاَنْعَامٌ لَا يَذْكُرُونَ اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا افْتِرَٓاءً عَلَيْهِۜ سَيَجْز۪يهِمْ بِمَا كَانُوا يَفْتَرُونَ ﴿ ١٣٨ ﴾ وَقَالُوا مَا ف۪ي بُطُونِ هٰذِهِ الْاَنْعَامِ خَالِصَةٌ لِذُكُورِنَا وَمُحَرَّمٌ عَلٰٓى اَزْوَاجِنَاۚ وَاِنْ يَكُنْ مَيْتَةً فَهُمْ ف۪يهِ شُرَكَٓاءُۜ سَيَجْز۪يهِمْ وَصْفَهُمْۜ اِنَّهُ حَك۪يمٌ عَل۪يمٌ ﴿ ١٣٩ ﴾ قَدْ خَسِرَ الَّذ۪ينَ قَتَلُٓوا اَوْلَادَهُمْ سَفَهًا بِغَيْرِ عِلْمٍ وَحَرَّمُوا مَا رَزَقَهُمُ اللّٰهُ افْتِرَٓاءً عَلَى اللّٰهِۜ قَدْ ضَلُّوا وَمَا كَانُوا مُهْتَد۪ينَ۟ ﴿ ١٤٠ ﴾ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَنْشَاَ جَنَّاتٍ مَعْرُوشَاتٍ وَغَيْرَ مَعْرُوشَاتٍ وَالنَّخْلَ وَالزَّرْعَ مُخْتَلِفًا اُكُلُهُ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُتَشَابِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍۜ كُلُوا مِنْ ثَمَرِه۪ٓ اِذَٓا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِه۪ۘ وَلَا تُسْرِفُواۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَۙ ﴿ ١٤١ ﴾ وَمِنَ الْاَنْعَامِ حَمُولَةً وَفَرْشًاۜ كُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌۙ ﴿ ١٤٢ ﴾

سُورَةُالْاَنْعَامِ  ١٤٥ 
الجزء ٨
En`âm Sûresi  145 
Cüz  8

138  Onlar o asılsız düşünceleriyle O’na bir iftira olsun diye : “İşte bu (putlar adına ayrıla) nlar yasaklı birtakım davarlar ve ekinlerdir ki, dilediğimizden başkası onları yiyemez. Birtakım davarlar ise, onların sırtları(na binilmesi) yasaklanmıştır. (Çünkü bu nu bize Allâh emretmiştir.)” dediler. Ayrıca bir kısım davarlar ki; (kesim ânında) onların üzerine Allâh’ın adını anmazlar (da, onları putların adına keserler). Uydurmakta bulunmuş oldukları şeyler yüzünden, muhakkak (Allâh-u Te`âlâ) onları cezalandıracaktır.

139  Yine onlar: “(Diri doğmaları halinde) işte şu davarların karınlarında bulunan (yavru) lar(dan istifade) sadece erkeklerimize aittir, eşlerimize ise yasaklanmıştır.” dediler. Eğer o (doğan yavru) ölü olursa, onlar onda ortak tırlar. Gerçekten de O (Allâh-u Te`âlâ) onları (helâl ve haram konusunda Allâh adına yaptıkları) bu (yalan yanlış) nitelemeleri(nin karşılığı) ile cezalandıra caktır. Şüphesiz ki O (onlara ceza vermekte isabetli dav ranan bir) Hakîm’dir; (zira O onların inançlarını ve hak ettikleri cezaları çok iyi bilen bir) Alîm’dir.

140  (Çocuklarının da, kendilerinin de kim tarafın dan rızıklandırıldığı konusunda) bir bilgi(ye dayalı) olmaksızın (sırf “Allâh bize böyle emretti!” diye) Allâh’a iftira ederek, beyinsizce (kız) çocuklarını öldürmüş olanlar ve Allâh’ın, kendilerini rızıklandırmış olduğu (helâl ve lezzetli) şeyleri haram saymış olan o kimseler (dünyada nüfus ve nüfuzlarını kaybettiklerinden, âhirette de azâba düşeceklerinden, iki cihanda da) muhakkak hüsrâna uğramıştır(lar). Gerçekten de onlar (bu davranışlarıyla, doğru yol dan ayrılıp) dalâlete düşmüştürler ve onlar hidâyete eren kimseler olamamıştırlar!
Ikrime (Radıyallâhu anh)dan rivayet edildiğine göre bu âyet-i kerîme, Rabî`a ve Mudar kabîlesinden, kızlarını diri diri gömenler hakkında nâzil olmuştur. Benî Kinâne kabîlesi ise bunu yapmazlardı. Câhiliyet devrinde bu cinâyeti işleyenlerden her biri karısına, bir kızını yaşatacağı, diğerini ise gömeceği hususunu şart koşardı. Gömülecek kızın sırası geldiğinde adam sabah veya akşam, karısının yanından ayrılırken ona: “Sana döndüğümde onu gömmemiş olduğunu görürsem, sen bana annemin sırtı gibisin!” derdi. Annesi de o çocuk için toprakta bir çukur kazar, akrabası olan kadınlara haber salar, böylece onlar toplanırlar, sonra o çocuğu elden ele dolaştırırlardı. Çocuk kendisine döndüğünde annesi onu çukura atar sonra üzerine toprağı örterdi. (Taberî; No: 13953; Sem’ânî; Beğavî) İşte Âmir (Radıyallâhu anh)dan rivayet edilen: “Diri diri gömen kadın ve adam ateştedir!” (Ebû Dâvûd; Sünnet: 17, No: 4717, 2/642) hadîs-i şerîfinde, kızının gömülmesini şart koşan babayla bunu kabul ve tasdik eden anne kastedilmiştir. Bu âyet-i kerîmede müşriklerin hüsrânından bahsedilmiştir ki, ciğerpâreleri olan çocuklarını kaybetmeleri, Allâh’a karşı iftirada bulunarak kendilerine haram ettikleri mallardan zarar etmeleri, putlara hizmet uğruna beyhûde yere birikimlerini isrâf etmeleri ve şirk koşarak imanlarını kaybetmeleri, bu büyük hüsranın birer örneğini teşkil etmektedir. İslâmiyet ilk günden itibaren câhiliyet döneminin kötü âdetlerini bertaraf etmeye başlamış, bu meyanda kızları diri diri gömme cinayetinin kökünü kurutmak için, erkek ve kadınlardan alınan bî`atlere “Çocuklarını öldürmeme” maddesini koymuştur. Demek ki İslâm öncesi her türlü hakaret ve cinâyete maruz kalan kadın cinsi, insan olarak görülme onuruna ancak İslâmiyet’le kavuşmuştur.

141  (Renk, tat, hacim ve ko ku bakımından) ürünleri farklı olan çardaklı ve çardaksız (üzüm) bağlar(ın)ı da, hurmalıkları (türlü türlü hububat) ve ekinleri de, (renkte ve tatta bazı fertleri) birbirine benzeyen ve (bazısı) benzemeyen zeytinide narıda yaratmış olan Zât ancak O’dur. Meyve verdiği zaman (bütün bunların) ürününden yiyin, hasâdı gününde de hakkı (olan öşür ve zekâtı)nı verin! Ama (çoluk-çocuğu muhtaç bırakacak şekilde çok vererek) haddi aşmayın! Şüphesiz ki O, israfçıları sevmez (ve onların bu yaptıklarına rıza göstermez).

142  Davarlardan; (yük) taşıyıcıları ve (kesilmek için yere) döşen(ip tüylerinden mensucât elde edil)en leri de (Allâh-u Te`âlâ yaratmıştır)! Allâh’ın size rızık olarak ver(ip helâl et)miş olduğu şeylerden yiyin! Ama (kendi kafanızdan helâl-haram diye hükümler vererek) şeytanın izlerinin peşi sıra gitmeyin! Şüphesiz ki o, sizin için pek açık bir düşmandır. (Bu yüzden dinî konularda ona sürekli töhmetle bakın!)

En`âm Sûresi  145 
Cüz  8
cihanyamaneren