HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْاَعْرَافِ  ١٦٠ 
الجزء ٨

وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَخْرِجُوهُمْ مِنْ قَرْيَتِكُمْۚ اِنَّهُمْ اُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ ﴿ ٨٢ ﴾ فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُۘ كَانَتْ مِنَ الْغَابِر۪ينَ ﴿ ٨٣ ﴾ وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۜ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِم۪ينَ۟ ﴿ ٨٤ ﴾ وَاِلٰى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْبًاۜ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَاَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَاۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ ﴿ ٨٥ ﴾ وَلَا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًاۚ وَاذْكُرُٓوا اِذْ كُنْتُمْ قَل۪يلًا فَكَثَّرَكُمْۖ وَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿ ٨٦ ﴾ وَاِنْ كَانَ طَٓائِفَةٌ مِنْكُمْ اٰمَنُوا بِالَّذ۪ٓي اُرْسِلْتُ بِه۪ وَطَٓائِفَةٌ لَمْ يُؤْمِنُوا فَاصْبِرُوا حَتّٰى يَحْكُمَ اللّٰهُ بَيْنَنَاۚ وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِم۪ينَ ﴿ ٨٧ ﴾

سُورَةُالْاَعْرَافِ  ١٦٠ 
الجزء ٨
A`râf Sûresi  160 
Cüz  8

82  (Buna karşı) kavminin cevabı ise: “O (Lût’u ve kendisine inana)nları memleketinizden çıkarın. Zira gerçekten onlar birtakım insanlardır ki, (yaptığımız eşcinselliği kötü sayıp) çokça temizlik taslamaktadırlar!” demelerinden başkası olmamıştır.

83  Bunun üzerine Biz onu ve (kâfir olan) hanımı dışındaki (diğer tüm) ailesini (inkârcılara vuran o azaptan) kurtardık. O ise (yurtlarında helâk olanlar arasında) kalanlardan oldu.

84  Bir de Biz onların üzerine (kızgın balçık taş larından oluşan, benzeri) görülmemiş bir yağmur yağdırdık. İşte bak (gör ki); o suçluların (kötü) sonu nice oldu?
İbrâhîm (Aleyhisselâm)ın kardeşinin oğlu olan Lût(Aleyhisselâm), amcası İbrâhîm (Aleyhisselâm) ile birlikte Harran’dan hicret ettikleri zaman İbrâhîm (Aleyhisselâm) Filistin topraklarına, Lût (Aleyhisselâm) ise Ürdün bölgesine yerleşti. Allâh-u Te`âlâ onu, kendilerini Allâh-u Te`âlâ’nın ibadetine davet etsin ve âdet edinmiş oldukları erkek erkeğe ilişki anlamına gelen livâta günahından engellesin diye Sedûm halkına gönderdi. Kelbî (Rahimehullâh)ın rivayetine göreyse; o kötü işi ilk işleyen İblîs olmuştur, şöyle ki o; tüysüz bir delikanlı suretine girip insanları kendisine çağırmaya başlamıştı. Lût kavminin yerleşik olduğu vilâyetler çok verimli ve meyveli idi. Öyle ki yeryüzünde oranın misli bir toprak daha bulunmamaktaydı. Bu nedenle civarda bulunan verimsiz bölgelerdeki insanlar onlar hakkında kötü niyetler beslemeye başladılar, birtakım eziyet ve baskılarla onları topraklarından sürmeye kalkıştılar. Derken İblîs bir pîr-i fânî şeklinde onlara görünerek: “Sizinle uğraşanlara şöyle şöyle yaparsanız onlardan kurtulursunuz!” dedi. Onlar bir zaman için bu işi yapmamaya direnseler de, insanların ısrarlı baskıları üzerine yakaladıkları güzel gençlerle livâta yapmaya başladılar. Böylece bu şenî’ fiil onlar içerisinde iyice yerleşmeye başladı. İlk başta bu işi yabancılarla yaparlarken daha sonra birbirleriyle yapmaya başladılar. Bunun üzerine Allâh-u Te’âlâ semaya onlar üzerine taş yağdırmasını, yere de onları batırmasını emretti. Görüldüğü üzere Lût (Aleyhisselâm) onları tenkit ederken israfçı bir toplum olma vasıflarını öne sürdü ki bu, helâli aşıp harama geçme anlamı taşıyan çok çirkin bir vasıftır. Bu her konuda böyleyse de, Lût (Aleyhisselâm)ın kavminin israfı, şehvetlerini tatmin hususunda olmuştur. Nitekim Allâh insanı yaratırken, neslin bekâsı ve dünyanın imarı için ona cima isteği yerleştirmiştir, kadınların döl yatağını ise bu şehvetin tatmini için bir mahal kılmıştır. Şehvetini tatmin gayesiyle kadınları bırakıp erkeklere meyleden yahut kadının döl yatağını terk edip ters ilişkiyi tercih eden kişiler, yaratılış gayesini gözardı ederek, doğurma mahalli olmayan bir bölgeyi şehvet tatmini için isti’mal ettiklerinden dolayı, gerçekten de israfta bulunmuş ve haddi aşmış olurlar. (Nesefî, Hâzin)

85  Medyen (ahâlisin)e de (nesep yönünden) kardeşleri (olan) Şu`ayb’ı (gönderdik)! O (onlara nasihat etmek üzere) dedi ki: “Ey kavmim! (Yalnızca) Allâh’a ibadet edin! Sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur! Gerçekten (benim nübüvvetimin doğruluğuna dâir) Rabbinizden size apaçık bir delil gelmiştir. Artık ölçü ve tartıyı tamamlayın ve insanlara (hakları olan mallarını ve) eşyalarını noksan etmeyin! (Peygam berler vasıtasıyla) ıslah edilişinden sonra yer(yüzün) de (kâfirlik ve zâlimlik yaparak) fesat da çıkarmayın! İşte size! Bu(nlar, dünya men faatiniz bakımından da, âhi rette rahat etmeniz yönünden de) sizin için daha iyidir! Eğer (benim sözlerime) iman eden kimseler olduysanız(, bu böyledir. Zaten iman şartı yerine ge tirilmeksizin hiçbir amel fayda vermez)!

86  Siz O (Allâh-u Azîmüşşâ)na inanmış olan kimseleri (ölümle) korkutarak ve siz Allâh’ın (cennetine ulaştıracak) yolundan alıkoyarak, bir de siz on(u tenkitlerinizin hedefi haline getirip şanın)a bir eğrilik arayarak (şeytan gibi pusu kurmuş vaziyette) her bir yol(un başın)da otur(up, Allâh’ın peygamberine ulaşmak isteyenleri engellemek için: “O bir yalancıdır, sakın seni dininden döndürmesin!” gibi laflar edip de insanların imanına mâni ol)mayın/(insanların yollarını kesip mallarını gaspetmek için) her bir yolda oturmayın/! Hatırlayın o zamanı ki, siz (sayıca, malca ve şeref çe) pek az (şeylere sahip) idiniz de O (, neslinize ve malınıza bereket vererek ve hakirlikten sonra aziz ederek her yönden) sizi çoğalttı. Bir de bakın ki; o (sizden önce geçen Nûh, Âd ve Semûd kavmi gibi) bozguncuların (feci) âkıbet(ler)i nice oldu?

87  Eğer içinizden bir tâife, kendisiyle gönderilmiş bulunduğum o şeye inanmışlar, bir cemaat ise (buna) inanmamışlarsa, artık Allâh (kimimize yardım edip kimimizi rezil rüsvay ederek) aramızda hüküm verinceye kadar sabred(ip bekley)in! Zaten hâkimlerin hayırlısı ancak O’dur! (Zira O’nun hiçbir hükmünde en ufak bir haksızlık şâibesi mevcut olmadığı gibi, hiçbir konudaki kararının peşine düşüp bozacak bir güç de yoktur!)

A`râf Sûresi  160 
Cüz  8
cihanyamaneren