HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُهُودٍ  ٢٢٢ 
الجزء ١٢

اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِه۪ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿ ١٣ ﴾ فَاِلَّمْ يَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّمَٓا اُنْزِلَ بِعِلْمِ اللّٰهِ وَاَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُسْلِمُونَ ﴿ ١٤ ﴾ مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا وَز۪ينَتَهَا نُوَفِّ اِلَيْهِمْ اَعْمَالَهُمْ ف۪يهَا وَهُمْ ف۪يهَا لَا يُبْخَسُونَ ﴿ ١٥ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا النَّارُۘ وَحَبِطَ مَا صَنَعُوا ف۪يهَا وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿ ١٦ ﴾ اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ وَيَتْلُوهُ شَاهِدٌ مِنْهُ وَمِنْ قَبْلِه۪ كِتَابُ مُوسٰٓى اِمَامًا وَرَحْمَةًۜ اُو۬لٰٓئِكَ يُؤْمِنُونَ بِه۪ۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِه۪ مِنَ الْاَحْزَابِ فَالنَّارُ مَوْعِدُهُۚ فَلَا تَكُ ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ اِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿ ١٧ ﴾ وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ يُعْرَضُونَ عَلٰى رَبِّهِمْ وَيَقُولُ الْاَشْهَادُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ الَّذ۪ينَ كَذَبُوا عَلٰى رَبِّهِمْۚ اَلَا لَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الظَّالِم۪ينَۙ ﴿ ١٨ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًاۜ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ ﴿ ١٩ ﴾

سُورَةُهُودٍ  ٢٢٢ 
الجزء ١٢
Hûd Sûresi  222 
Cüz  12

13  Yoksa onlar (senin Kur’ân’ı kendiliğinden kur duğunu iddia ederek): “Onu kendisi uydurdu!” mu diyorlar? (Habîbim!) De ki: “Öyleyse Allâh’tan baş ka gücünüzün yetmiş olduğu kimseleri (, her işte size yardımcı olduklarına inandığınız putlarınızı ve dara düştüğünüzde görüşlerine başvurduğunuz kâhinleri nizi) çağırın da, (fesâhat, belâğat ve eşsiz dizim hususlarında) onun misli olabilecek uydurulmuş on sûre (meydana) getirin. Eğer (Kur’ân’ı benim uydurduğu ma dâir iddianızda) doğru kimselerolduysanız (bunu ispatlamanız gerekir)!

14  (Ey Habîbim ve ey Kur’ân’ın karşı konulmaz mucizesini savunan Müslümanlar!) Eğer (onun benzeri bir kitap derlemek üzere çağırdığınız) o kimseler si z(in bu talebiniz)e icâbet edemiyorlarsa, bilin ki; o (Kur’ân-ı Kerîm) ancak Allâh’ın (ezelî ve ebedî olan eşsiz) ilmiyle indirilmiştir. (Zira Kur’ân-ı Kerîm’de bulunan âciz bırakıcı üs lûba ve kimsenin bilemeyeceği gaybî meselelere Allâh-u Te`âlâ’nın ilmi dışında hiçbir bilgi erişemez.) Zaten O’ndan başka hiçbir ilâh yok tur (ki, O’nun bildiklerini bilebilsin ve O’nun kudre tinin eriştiği şeylere güç yetirebilsin)! Artık (Kur’ân’ın hak oluşu ve şirk yolunuzun bâtıllığı hususunda bir şüpheniz kalmadığına göre) siz İslâm’a giren kimse lersiniz değil mi?”

15  Her kim (kâfir ve münafık olduğu halde, fakir lere yardım ve ana-babasına iyilik gibi, görünüş itiba rıyla sâlih ameller yaparken), o âdî (dünya) hayatı(nı) ve onun (sıhhat, emniyet, çok mal, evlat ve riyâset gibi) ziynetini arzu etmekteyse, o kişilere amel lerini(n karşılığını) orada tastamam veririz de, ken dileri orada bir eksiltmeye uğratılmazlar!

16  İşte onlar ancak o kimselerdir ki; âhirette kendileri için ateşten başka bir şey yoktur. (Zira onların bütün gaye ve gayretleri dünyayı kazanma uğrunda tükendiğinden, dünyada da bu muratlarına erdiklerinden, kendileri için ebedî cehennem azâbın dan başka bir nasip kalmamıştır.) Onların (Allâh rızası için değil de, dünyevî maksatlarla) yapmış oldukları o (güzel görünümlü) şeyler (âhirete kavuştukları za man) orada boşa çıkmıştır. Onların yapmakta bulunmuş ol dukları şeyler (Allâh rızası için yapıl mış olsaydı, kendilerine iki cihan da da yarayacaktı. Ama iman ve ihlâs sahibi olmadık larından, yaptıkları tüm iyilikler) zaten bâtıl (ve fay dasız)dı!

17  Yoksa (sadece dünya hayatını gaye edinmiş ve birtakım asılsız fikirlere uymuş olan kişi, hiç) o (Rasû lümüz olan) kimse (gibi) midir ki o, Rabbinden (ken disine indirilmiş olan Kur’ân gibi) pek açık ve çok bü yük bir delil üzere bulunmuştur, O (Allâh-u Sübhâne hû) nun tarafından bir şâhit (olan Cibrîl) de ardınca gitmektedir (ve hiç kendisinden ayrılmayarak dâima onu desteklemek tedir, koruyup doğrultmaktadır)/onu kendi sine O (Allâh-u Sübhânehû)nun tara fından bir şâhit (olan Cibrîl) okumaktadır/, üstelik öncesinde (, din konusunda kendisine uyulacak) bir önder ve (in dirilenlere) büyük bir (nimet ve) rahmet olarak Mû sâ’nın kitabı bulunmaktadır (ki, o da onun geleceğini müjdelemektedir) . İşte o (Tevrât’a inana )nlar bu (Kur’â)na (da) inan maktadırlar. Ama o (Mekke müş rikleri ve Kur’ân-ı Kerîm aley hine birleşen diğer) hiziplerden her kim onu inkâr ederse, artık ona va ad edilen yer ancak o ateştir. O halde sen o (Kur’ân’ın Allâh-u Te`âlâ tarafından in dirilmiş olduğu)ndan hiçbir şüphe içinde olma! (Böyle bir şey senden asla beklenmezse de, bütün üm metin, kendilerini şüpheden kurtaracak sağlam görüş lere sahip olmaya çalışsın.) Gerçekten de o, (seni di nî ve dünyevî konularda terbiye eden) Rabbinden (indirilmiş) bir haktır. Lâ kin insanların ço ğu (, kimi anlayış noksanlığı, kimi de kibir ve inadı nedeniyle bu hakikate) inanmazlar.

18  (“Melekler Allâh’ın kızlarıdır.” ve “Putlar Allâh nezdinde şefaatçilerdir” gibi sözler ederek) Allâh’a kar şı bir yalan uydurmuş olan kimseden daha zâlim kim olabilir? İşte onlar (bu en büyük zulüm ve iftira damgasını yemiş olarak) Rablerin(in huzûr-u manevîsin) e arz edileceklerdir. O (zaman melekler, peygamberler, müminler ve kendi uzuvları dâhil mahşerde hazır bulunan tüm) şâhit ler de: “İşte ancak bunlardır o Rablerine karşı ya lan söylemiş olan kimseler! Bilin ki; Allâh’ın lâneti bu zâlimlerin üzerinedir!” diyecektir.

19  O (zâlim) kimseler ki (halkı) Allâh’ın yolundan alıkoymaktadırlar ve ona (girmek isteyenleri engel lemek için) bir eğrilik (ve çelişki) ara(yarak, dosdoğru gerçekleri eğri büğrü gösterip, insanların doğru yolu kabullenmesine engel çıkar)maktadırlar. Âhireti in kâr edenler de onlardır, ancak onlar!

Hûd Sûresi  222 
Cüz  12
cihanyamaneren