HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُهُودٍ  ٢٢٧ 
الجزء ١٢

اِنْ نَقُولُ اِلَّا اعْتَرٰيكَ بَعْضُ اٰلِهَتِنَا بِسُٓوءٍۜ قَالَ اِنّ۪ٓي اُشْهِدُ اللّٰهَ وَاشْهَدُٓوا اَنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَۙ ﴿ ٥٤ ﴾ مِنْ دُونِه۪ فَك۪يدُون۪ي جَم۪يعًا ثُمَّ لَا تُنْظِرُونِ ﴿ ٥٥ ﴾ اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿ ٥٦ ﴾ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقَدْ اَبْلَغْتُكُمْ مَٓا اُرْسِلْتُ بِه۪ٓ اِلَيْكُمْۜ وَيَسْتَخْلِفُ رَبّ۪ي قَوْمًا غَيْرَكُمْۚ وَلَا تَضُرُّونَهُ شَيْـًٔاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ حَف۪يظٌ ﴿ ٥٧ ﴾ وَلَمَّا جَٓاءَ اَمْرُنَا نَجَّيْنَا هُودًا وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّاۚ وَنَجَّيْنَاهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَل۪يظٍ ﴿ ٥٨ ﴾ وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُٓوا اَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَن۪يدٍ ﴿ ٥٩ ﴾ وَاُتْبِعُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اَلَٓا اِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْۜ اَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ۟ ﴿ ٦٠ ﴾ وَاِلٰى ثَمُودَ اَخَاهُمْ صَالِحًاۢ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ هُوَ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ ف۪يهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِۜ اِنَّ رَبّ۪ي قَر۪يبٌ مُج۪يبٌ ﴿ ٦١ ﴾ قَالُوا يَا صَالِحُ قَدْ كُنْتَ ف۪ينَا مَرْجُوًّا قَبْلَ هٰذَٓا اَتَنْهٰينَٓا اَنْ نَعْبُدَ مَا يَعْبُدُ اٰبَٓاؤُ۬نَا وَاِنَّنَا لَف۪ي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَٓا اِلَيْهِ مُر۪يبٍ ﴿ ٦٢ ﴾

سُورَةُهُودٍ  ٢٢٧ 
الجزء ١٢
Hûd Sûresi  227 
Cüz  12

54  Biz (senin hakkında) ancak: ‘İlâhlarımızdan bi ri sana (delilik gibi) pek büyük bir kötülük isâbet et tirmiş!’ diyebiliyoruz.” (Bunun üzerine Hûd) dedi ki: “Şüphesiz ben Allâh’ı şâhit koşuyorum, siz de şâ hit olun ki gerçekten ben, sizin (Allâh’a) şirk koş makta olduğunuz şeyler(e tapmaktan ve onları bir şey yerine koyup endişelenmek)den tamamen uzağım.

55  (Yine şâhit olun ki; ben) O’ndan başkasın( a tapmaktan da, O’ndan gayrinden korkmak) dan (da uzağım)! Artık (sizin dediğiniz gibi ilâhlarınız, kendilerine iba deti engelleyen kişilere zarar verme gücüne sahip bulunuyorlarsa, bunu ispatlamak üzere) topluca bana tu zak kurun, sonra da bana (göz açacak kadar bile) mühlet vermeyin!

56  Muhakkak ki ben; benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allâh’a tevekkül ettim (; güvenip iti mat ettim)! Hareket eden hiçbir (canlı) varlık yoktur ki; O onun perçemini yakalayıcı (ve ona dilediğini uygu layıcı) olmasın! Şüphesiz benim Rabbim (hak ve adâleti temsil eden) dosdoğru bir yol üzeredir. (Bu yüzden Kendisine sığınanı zâyi etmez ve hiçbir zâlimi cezasız bırakmaz.)

57  Eğer (bu davetime icâbetten) yüz çevirmek teyseniz, gerçekten de ben, kendisiyle size gön derilmiş olduğum şeyi size ulaştırdım. (Artık ben bu hususta yapmış olduğumbir ihmalden dolayı site me maruz kalmam.) Ama Rabbim (bu inkârınız yü-zünden sizi helâk edecek de,) sizin dışınızda bir top lumu (yurtlarınıza ve mallarınıza sahip kılarak, sizin) yerinize getirecektir. Zaten siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Muhakkak benim Rabbim her şey üzerine (hakkıyla gözetici ve koruyucu olan bir) Hafîz’dır. (Dolayısıyla yaptığınızhiçbir kötülük Kendisine gizli kalmayacağından, cezanızı ihmal et mesi ve beni sizin şerrinizden korumaması gibi bir şey O’ndan beklenemez.)

58  (O inkârcı topluma azap edilmesine dâir) emri miz(in vakti saati) gelince, Hûd’u ve beraberinde iman etmiş olan kimseleri tarafımızdan (kendile rine lütfettiğimiz imanın kazandırdığı) büyük bir rah metle kurtardık ve böylece onları çok ağır ve pek büyük bir azaptan kurtuluşa erdirdik.

59  (Habîbim!) İşte bunlar, o Âd (halkı)dır ki Rablerinin âyetlerini (ve peygamberinin getirdiği mucizeleri) bile bile inkâr etmişlerdir ve O’nun elçilerine isyan etmişlerdir, böylece onlar (hakkı kabule yanaşmayan) her çok inatçı zorbanın em ri ne tamamen uymuşlardır.

60  Böylece onlar işte bu dünyada da, kıyâmet gününde de (bütün rahmet ve hayırlar dan uzaklaş tırılarak) büyük bir lânete tâbi tutulmuşlardır. İyi bilin ki; gerçekten Âd (kavmi), Rablerini inkâr etmişlerdir. Âgâh olun ki; Hûd’un kavmi olan Âd için (tüm rahmetlerden) tam bir uzaklık olsun (ve böylece onlar pek büyük bir helâke maruz tutulsun)!

61  Semûd (toplumun)a da (soyca) kardeşleri Sâlih’i (peygamber olarak gönderdik)! O (elçilik vazi fesini alınca onlara) dedi ki: “Ey kavmim! (Sadece) Allâh’a ibadet edin! Sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur! O sizi yaratmaya topraktan başlamış tır ve size orada ömür vermiştir/size ora yı imar gücü vermiştir (de böylece siz binalar yaparak, kuyular açarak ve ağaçlar dikerek orayı mamur kılabil mişsinizdir)/sizden oranın imarını istemiştir/. Öyleyse (iman ederek) Kendisinden bağışlanma ta lep edin, sonra da (evvelce işlemiş olduğunuz şirk koşma suçunuzdan) O’na tevbe edin! Gerçekten benim Rabbim (, tevbe edip iyi amel iş leyenlere karşı rahmeti pek yakın olan bir) Karîb’dir; (Kendisine dua edenlerin isteklerine icâbet eden bir) Mücîb’dir.

62  (Sâlih (Aleyhisselâm)ın bu nasihatlerini dinle yen müşrik kavmi, etkilenecek yerde, in kârlarını daha da artırarak) dediler ki: “Ey Sâlih! İşte bu (sözleri bize konuşma)ndan ön ce gerçekten de sen (bizi yönete cek ve her işte başvuracağımız bir müsteşâr olacak diye) bizim aramızda (kendisine) umut bağlanan (ve dinimize uyum sağlaması beklenen) bir kimse idin (, ama bu tevhid davetinden sonra senden ümidi kestik). Sen babalarımızın (ve atalarımızın) tapmak ta olduğu şeylere tapmamızı mı bize yasaklıyor sun? Şüphesiz ki biz, senin bizi kendisine davet etmekte olduğun (tevhide iman ve putları inkâr gibi) şeylerden, elbette çok huzursuz edici pek büyükbir şüphe içindeyiz.”

Hûd Sûresi  227 
Cüz  12
cihanyamaneren