HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْبَقَرَةِ  ٢٥ 
الجزء ٢

وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـًٔا وَلَا يَهْتَدُونَ ﴿ ١٧٠ ﴾ وَمَثَلُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذ۪ي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَٓاءًۜ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ﴿ ١٧١ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ ﴿ ١٧٢ ﴾ اِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ بِه۪ لِغَيْرِ اللّٰهِۚ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿ ١٧٣ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْتُمُونَ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِه۪ ثَمَنًا قَل۪يلًاۙ اُو۬لٰٓئِكَ مَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ اِلَّا النَّارَ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ اللّٰهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَلَا يُزَكّ۪يهِمْۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿ ١٧٤ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدٰى وَالْعَذَابَ بِالْمَغْفِرَةِۚ فَمَٓا اَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ ﴿ ١٧٥ ﴾ ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ نَزَّلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اخْتَلَفُوا فِي الْكِتَابِ لَف۪ي شِقَاقٍ بَع۪يدٍ۟ ﴿ ١٧٦ ﴾

سُورَةُالْبَقَرَةِ  ٢٥ 
الجزء ٢
Bakara Sûresi  25 
Cüz  2

170  O (müşrik ola)nlara: “Allâh’ın indirmiş olduğu şeye hakkıyla uyun!” denildiği zaman: “Hayır! Biz babalarımızı (ve atalarımızı) üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.” derler. Ya babaları (din adına) hiçbir şey anlamamış (, hiçbir hakikate erişememiş) ve hidâyet bulmamış idiyseler (, yine de onlara mı uyacaklar)?

171  O kâfir olmuş kimseler(e vaaz eden) in şaşılacak durumu; bir çağrı ve seslenişten başka bir şey duymayan (hayvanlar gibi idrâksiz) şeylere bağırmakta olan (çoban)ın durumuna benzer. (Hayvanlar çobanın haykırışından bir mana çıkaramayıp, sadece kuru bir ses işittikleri gibi, kalpleri mühürlü kâfirlere de ne kadar vaaz edilse, hiç etkilenmezler. Çünkü onlar) sağırlardır, dilsizlerdir ve körlerdir. Bu (üç duyudan mahrum olmaları) sebeb(iy)le onlar (vaazu nasihatlerden hiçbir şey) anlayamazlar.

172  Ey iman etmiş olan kimseler! Sizi rızıklandırmış olduğumuz şeylerin helâl ve lezzetli olanlarından yeyin ve (size verdiği bunca helâl rızıklara karşılık) Allâh’a şükredin! Eğer siz (Allâh’ın bütün nimetlerin sahibi olduğuna inanarak) ancak O’na ibadet etmekte olduysanız (, şükrü de O’na tahsis edin)!

173  O (Allâh-u Te`âlâ) size ancak, (şer’î usûle göre avlanmadan veya kesilmeden, kendiliğinden) ölmüş olan (hayvanlardan yararlanmanız)ı, (kesim anında fışkıran) o kanı, domuz etini ve kendisiyle (ilgili yanlış tasarrufta bulunulmak üzere) Allâh’tan başkası için ses yükselti(lerek kesi)lmiş olan (hayvanlar) ı haram kılmıştır. Artık her kim (kendisi gibi zorda kalmış başka birine) azgınlık etmeksizin ve (yaşamak için yeterli) haddi aşmaksızın (, bahsi geçenlerden herhangi bir şeyi yemeye) mecbur bırakılır (da, bunlardan zaruret miktarı tadar)sa, işte onun üzerine hiçbir günah yoktur. Şüphesiz ki Allâh (zaruretten dolayı işlenen günahları son derece bağışlayan bir) Ğafûr’dur; (kullarına çok acıdığı için onlara ruhsatlar veren bir) Rahîm’dir.

174  Şüphesiz o kimseler ki; Allâh’ın indirmiş olduğu o (Tevrât) kitabı(nda bulunan Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in sıfatlarını) gizlerler ve karşılığında pek az bir paha satın alırlar; işte onlar, (Tevrât’ı değiştirme karşılığında aldıkları rüşvetleri yerken) karınları içerisinde ateşten başka bir şey yemiyorlar. (Âhirette de yiyecekleri; ancak ğıslîn ve zakkum gibi, cehennem ateşinin kızgın ürünleri olacaktır.) Kıyâmet günü Allâh onlarla (hoş bir kelâm) konuşmayacak ve (günah kirlerinden) onları temizlemeyecektir. Çok acı verici büyük bir azap da onlara mahsustur.
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet edildiği üzere; bu âyet-i kerîme Yahudi âlimleri hakkında inmiştir, şöyle ki onlar; kendilerine fetvâ soran halktan hediye ve rüşvet almaya alışmışlardı. Âhir zamanda gönderilmesini bekledikleri peygamberin de kendi ırklarından olacağını umuyorlardı. Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Araplardan gönderilince, ona uyulması halinde riyâsetleri ellerinden çıkar da hediyeleri kesilir endişesine kapılıp, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in vasıflarıyla ilgili bildikleri gerçekleri gizlemeye başladılar. Bununla da yetinmeyip, onun sıfatlarını değiştirecek kadar ileri gittiler. (Âlûsî)

175  İşte ancak onlardır o kimseler ki; (Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in sıfatlarını gizlemeleri sebebiyle, iman ve) hidâyete karşılık (, kâfirlik ve) dalâleti, (hakikatleri açıklamaları durumunda kazanacakları) mağfirete karşılık da o (cehennem) azâbı(nı) satın almıştırlar. O ateşe karşı bunlar ne kadar da sabırlıymışlar (ki, cehenneme girmeyi göze alabilmişler)!

176  İşte (onların) bu (azâba düşmeleri), Allâh’ın gerçekten o (Tevrât ve Kur’ân gibi) kitab( lar)ı hak ile indirmiş olması (, onlarınsa yalanlama ve gizleme suretiyle o vahiyleri terk etmiş bulunmaları) sebebiyledir. Ama şüphesiz o kimseler ki (: “Bazısına inanırız, bazısını inkâr ederiz!” diyerek) o (İlâhî) kitap(lar)da ayrılığa düşmüştürler, elbette (onlar doğru yoldan) pek uzak bir muhalefet (ve hakka karşı direniş) içindedirler.

Bakara Sûresi  25 
Cüz  2
cihanyamaneren