HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٥١ 
الجزء ١٣

اَفَمَنْ يَعْلَمُ اَنَّمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ اَعْمٰىۜ اِنَّمَا يَتَذَكَّرُ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِۙ ﴿ ١٩ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يُوفُونَ بِعَهْدِ اللّٰهِ وَلَا يَنْقُضُونَ الْم۪يثَاقَۙ ﴿ ٢٠ ﴾ وَالَّذ۪ينَ يَصِلُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُٓوءَ الْحِسَابِۜ ﴿ ٢١ ﴾ وَالَّذ۪ينَ صَبَرُوا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً وَيَدْرَؤُ۫نَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِۙ ﴿ ٢٢ ﴾ جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا وَمَنْ صَلَحَ مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِمْ مِنْ كُلِّ بَابٍۚ ﴿ ٢٣ ﴾ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِۜ ﴿ ٢٤ ﴾ وَالَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۙ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُٓوءُ الدَّارِ ﴿ ٢٥ ﴾ اَللّٰهُ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَقْدِرُۜ وَفَرِحُوا بِالْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا مَتَاعٌ۟ ﴿ ٢٦ ﴾ وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَوْلَٓا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ٓي اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَۚ ﴿ ٢٧ ﴾ اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ ﴿ ٢٨ ﴾

سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٥١ 
الجزء ١٣
Ra`d Sûresi  251 
Cüz  13

19  Rabbinden sana indirilmiş olan (ve faydası gökten indirilen suyla, saf altına benzetilen o Kur`ân)ın, şüphesiz hakkın ta kendisi olduğunu bilen (ve buna böyle inanan) kimse, hiç o (kalp gözü) kör olan (, bu yüzden de kendisine açıklanan misallerden hiç mi hiç etkilenmeyerek cehâlet karanlıkları ve sapıklık uçurum larında bocalayıp kalan) kişi gibi olur mu? (Bunca açıklanan misallerden) ancak (, alışkanlıklara uymak tan ve evhama kapılmaktan uzak kalmış olan) hâlis akıllara sahip kimseler iyice öğütlenir!

20  O kimseler ki; Allâh’ın (rabliğini itiraf ve emir lerine uyma hususunda onlardan aldığı tüm) ah(i)d(le r)ini (ve kullara verdikleri bütün sözleri) hakkıyla ye rine getirirler de, (Allâh-u Te’âlâ ile aralarında sözleş miş oldukları iman, ahkâm ve adaklara riâyeti, ayrıca kullarla aralarındaki antlaşmalar ve akitler gibi) o kuvvetli sözü bozmazlar.

21  Öyle kimseler ki; (Allâh’a imanla peygambere imanı vasletmek, imanı amelle birleştirmek, sıla-i ra him, selâmı yaygınlaştırma, hasta ziyareti, cenazelere katılma ve kul haklarına riâyet gibi) Allâh’ın, kendisiy le ilgili ulaştırılma emri vermiş olduğu şeyleri (ek sik bırakmayıp yerli yerine) ulaştırırlar, Rablerin(in Zât’ından ve ulaştırılmasını emrettiği şeyleri kesmeleri durumunda azâbına dûçâr edilmek) den korkarlar ve kötü muhasebe (ile hesaba çekilmek)den endişe ederler.

22  Yine o kişiler ki; Rablerinin Zât’ını (ve rızasını) arzulayarak (musibetlere, rıza üzere) sabretmişler dir, o (farz) namaz(lar)ı hakkıyla kılmışlardır, bir de onlar Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerin bir kısmını (sadaka olarak) gizlice ve (zekât ola rak) açıkça (Bizim yolumuzda) infak etmişlerdir, ayrıca onlar (yaptıkları) kötü şeyi (ve kazandıracağı gü nah sorumluluğunu, hemen peşine işleyecekleri) güzel (ameller)le savuşturmaktadırlar/ (vermeyene vere rek, gelmeyene giderek ve zulmedeni affederek) kötü yü iyiyle karşılamaktadırlar/. İşte onlar ki, o (dünya) yurd (un)un (güzel) âkıbeti (olan cennet) sadece kendilerine aittir.

23  (O) Adn cennetleri ki; kendileri oraya, (ana-) babalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden (iman etmiş ve namaz, oruç, hac, zekât gibi) salih (ameller işlemiş) olan kimselerle birlikte gireceklerdir. Melekler de (köşklerinin) her kapı (sın)dan yan larına girecekler (ve şöy le diyerek onları müjdele yeceklerdir):

24  (İslâm’ı yaşamaya) sabretmiş olmanız sebe biyle selâm olsun size! O (dünya) yurd(un) un âkı beti (olan cennet) ne güzel olmuştur!”

25  Ama o kimseler ki Allâh’ın (rab liğini itiraf ve emirlerine imtisâl hususunda kendilerinden aldığı, ken dilerinin de O’na ve kullarına verdikleri tüm) ahid(le r)ini (ikrar ve itiraf edip, yeminlerle de) iyice sağlam laştırdıktan sonra bozarlar, Allâh’ın, (tüm peygam berlere inanma gibi) kendisiyle ilgili ulaştırılma em ri vermiş olduğu şeyleri (yerine getirmeyip) keser ler ve (inkâr ve zulüm işleyerek bir de fitne yaparak) yer(yüzün)de fesat çıkarırlar; işte onlar ki, lânet sadece kendilerine aittir. O (dünya) yurd(u n)un (âkıbetinin) kötülüğü(yle karşılaşacakları ce hen nem işkenceleri) de ancak onlara mahsustur!

26  Allâh rızkı dilediği kimselere genişletir ve (dilediklerine) daraltır. (Mekke müşrikleri gibi nankör) o(la)nlar ise o en âdî (dünya) hayat(ıy) la ferahlan(ıp şımar)dılar. Hâlbuki âhirete nispetle o en alçak ha yat, ge çici olarak faydalanılacak bir şeyden baş kası değildir.

27  (Abdullah ibni Ebî Ümeyye ve arkadaşları gibi) o kâfir olmuş kimseler der ki: “(Gök parça parça üstü müze düşürülerek veya dedemiz Kusayy diriltilerek) onun üzerine Rabbinden bir âyet indirilseydi ya!” (Habîbim!) De ki: “Gerçekten de Allâh (sapıklığı seçtiğini bildiği için, imtihan hikmeti gereği sapıtması nı) dilediği kimseyi saptırır, (gördüğü delilleri iyice düşünüp hakka) yönelmiş olanı da Kendi (dîni)ne hidâyet eder (ve ona doğruyu buldurur).

28  (Hakka yönelenler) o kimseler(dir) ki; (inanıl ması gereken tüm hakikatlere) iman etmiştirler ve kalpleri Allâh’ı(n rahmetini hatırlamakla, varlığına ve birliğine delâlet eden delilleri) anmakla (tüm çalkantılardan, ıstırap ve şüphelerden kurtularak istikrar ve) sükûnete kavuşmaktadır/ve kalpleri Allâh’ın (Kur`ân’ını okumak ve öğretmiş olduğu) zikr(ler)i (yapmak sûreti) ile (yatışıp) sükûne erer/. Âgâh olun ki; kalpler ancak Allâh’ın zikriyle mutmain olur!”

Ra`d Sûresi  251 
Cüz  13
cihanyamaneren