HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٦٩ 
الجزء ١٤

ثُمَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُخْز۪يهِمْ وَيَقُولُ اَيْنَ شُرَكَٓاءِيَ الَّذ۪ينَ كُنْتُمْ تُشَٓاقُّونَ ف۪يهِمْۜ قَالَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ اِنَّ الْخِزْيَ الْيَوْمَ وَالسُّٓوءَ عَلَى الْكَافِر۪ينَۙ ﴿ ٢٧ ﴾ اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْۖ فَاَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُٓوءٍۜ بَلٰٓى اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿ ٢٨ ﴾ فَادْخُلُٓوا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّر۪ينَ ﴿ ٢٩ ﴾ وَق۪يلَ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا مَاذَٓا اَنْزَلَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا خَيْرًاۜ لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌۜ وَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌۜ وَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّق۪ينَۙ ﴿ ٣٠ ﴾ جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ لَهُمْ ف۪يهَا مَا يَشَٓاؤُ۫نَۜ كَذٰلِكَ يَجْزِي اللّٰهُ الْمُتَّق۪ينَۙ ﴿ ٣١ ﴾ اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ طَيِّب۪ينَۙ يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُۙ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿ ٣٢ ﴾ هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّٓا اَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَوْ يَأْتِيَ اَمْرُ رَبِّكَۜ كَذٰلِكَ فَعَلَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ وَمَا ظَلَمَهُمُ اللّٰهُ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ ﴿ ٣٣ ﴾ فَاَصَابَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟ ﴿ ٣٤ ﴾

سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٦٩ 
الجزء ١٤
Nahl Sûresi  269 
Cüz  14

27  (Allâh-u Te’âlâ İslâm aleyhine gizli faaliyetler içerisine giren kimseleri dünyada peşinen cezalandırdıktan) sonra özellikle kıyâmet günü onları (manevî huzurunda toplayıp) rezil(- ü rüsvây) edecek ve: “Kendileri(nin ilâhlıkları) hakkında (peygamberler ve etbâ`ıyla) çekişmekte bulunmuş olduğunuz o Benim ortaklarım nerede(ler, niçin bugün size yardıma gelemiyorlar)?” buyuracaktır. (İşte o zaman mahşerde bulunan peygamberler ve tevhîd delillerine dâir) kendilerine ilim verilmiş olan kimseler de dedi ki: “Bugündeki tüm rezillik ve kötü azaplar hiç şüphesiz ki (Allâh’ı, âyetlerini ve peygamberlerini inkâr eden) o kâfirler üzerinde (yerleşmiş)dir.”

28  O kimseler ki (şirk koşarak ) nefislerine zulmedici şahıslar hâlin deyken melekler onları vefat ettirmektedir, işte onlar: “Biz (hayatımız boyunca) hiçbir fenalık yapmamaktaydık!” diye tam bir teslimiyet hâli ortaya koydular. (O vakit Allâh-u Te’âlâ tarafından kendilerine şöyle buyrulacaktır) “Hayır! (Siz dediğiniz gibi, kötülük yapmayan insanlar değildiniz!) Şüphesiz ki Allâh sizin yapmakta bulunmuş olduğunuz şeyleri (hakkıyla bilen ve gereken cezayı verecek olan bir) Alîm’dir.

29  Artık içerisinde ebedî kalıcılar olmak üzere cehennemin kapılarından (kendinize ayrılan dereke ye) girin! O (tevhid inancını kabullenmekten) çokça büyüklenen kimselerin ikametgâhı (olan cehennem), gerçekten ne kötü olmuştur!”

30  (Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in peygamberliğini haber alarak, tâ uzaklardan onu araştırmak için gelen yolcular tarafından,) o (şirkten ve isyandan) hakkıyla sakınmış olan kimselere: “Rabbiniz (Muhammed’e) neyi indirdi?” denildi(ğin)de onlar: “Büyük bir hayrı (indirdi)!” dediler. (İman kelimesi olan kelime-i şehâdet ve kelime-i tevhîd gibi zikirleri tekrar etme ve insanlara İslâm’ı tanıtıp sevdirme gibi) güzel ameller işlemiş bulunan o kimseler için, işte bu dünyada (yardımlar, fetihler ve Allâh-u Te’âlâ’nın medhu senâları gibi) pek güzel bir mükâfat vardır. Hele âhiret yurdu(nda karşılaşacakları sonsuz mükâfatlar) elbette (dünyada elde ettiklerinden) çok daha iyidir. O takvâ sahiplerinin yurdu (olan cennet) elbette ne güzel olmuştur!
Rivayete göre; Arap kabileleri hac mevsimi günlerinde Mekke’ye birtakım elçiler göndererek Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in durumunu araştırıyorlardı. Gelen elçi Hıcr Sûresi`nin 90. âyet-i kerîmesinde geçen kâfirlere rastlarsa, bu sûrenin 24. âyet-i kerîmesinde zikredilen kötü cevapla karşılaşıyordu. Müminlere rastladığında ise bu âyet-i kerîmede beyan edilen cevapla aydınlanıyordu. (Beyzâvî)

31  O (köşklerinin ve ağaçlarının) altlarından sürekli ırmaklar akmakta olan Adn cennetleri ki, ken dileri oraya (hiç çıkmamak üzere) gireceklerdir. Di lemekte oldukları her şey onlar için sadece orada mevcuttur. (Zira insan, isteklerinin tamamını cennet ten başka hiçbir yerde temin edemez!) İşte Allâh takvâ sahibi kimseleri böylece (sonsuz nimetlerle) mükâfatlandıracaktır.

32  O kimseler ki (şirkten ve günahlardan sakınıp arınarak) tertemiz oldukları halde melekler onları vefat ettirecektir, işte o (ölüm meleği ve ona yardımcı ola)nlar: “(Ey Allâh’ın dostları!) Selâm olsun sizlere! (Artık bu andan sonra istenmedik hiçbir şey sizlere ulaşma yacaktır.) Yapmakta bulunmuş olduğunuz (zikirler ve ibadetler gibi güzel) şeyler vesilesiyle (buyurun) girin o (vaad olunduğunuz Adn) cennet(lerin) e!” diye ceklerdir.
Rivayete göre; mümin bir kul öleceği zaman melek kendisine gelerek: “Ey Allâh’ın velîsi! Selâm olsun sana! Allâh sana selâm ediyor!” der ve onu cennetle müjdeler. Cennete girerken de kendilerine âyet-i kerîmenin sonunda geçen sözler söylenecektir. (Nesefî)

33  O (kâfir ola)nlar (inkârda ısrar ettiklerine göre, canlarını alacak) o meleklerin ya da senin Rabbinin (, kıyâmeti koparma) emrinin kendilerine gelmesin den başka bir şey beklemiyorlar. İşte onlardan öncekiler de böyle (şirk ve yalanlama suçları) yapmıştı. Böylece Allâh onlara (hak ettikleri cezayı isabet ettirmekle) zulmetmiş olmadı, lâkin onlar (inkâr ve isyanlar işleyerek) sa dece kendilerine zulmetmekte bulunmuşlardı.

34  Nihâyet yapmış oldukları kötü işler(in feci cezaları) onlara ulaştı da, kendisi(nin ne zaman geleceği)yle alay etmekte bulunmuş oldukları o (azap dolu) şeyler kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.

Nahl Sûresi  269 
Cüz  14
cihanyamaneren