v02.01.25 Geliştirme Notları
Nahl Sûresi
272
Cuz 14
55﴿ (Musîbetlerden kurtuluş nîmeti olarak) kendilerine vermiş olduğumuz şeylere netîcede nankörlük etsinler diye (şirke devâm ediyorlar. Ey müşrikler!) O hâlde (sâhip bulunduğunuz nîmetlerle kısa bir zaman daha) iyice faydalanın (bakalım)! Çok yakında (tehdit olunduğunuz azapla karşılaştığınız zaman şirk suçunuzun vahim âkıbetini) bileceksiniz!
56﴿ Üstelik o (müşrik ola)nlar Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz (ekinler ve davarlar gibi) şeylerden bir kısmını (putlara kurban ederek onları hiçbir) bilgiye sâhip olmayan o (cansız) şeyler için nasip (ve hisse) olarak ayırıyorlar. (Ey müşrikler!) Allâh’a yemîn olsun ki; sürekli uydurmakta olduğunuz (bu asılsız inançlarınızla ilgili) şeylerden (ölürken de, kabirde de, mahşerde de) elbette mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
57﴿ Yine o (Huzâ‘a ve Kinâne kabîleleri gibi müşrik ola)nlar (“Melekler Allâh’ın kızlarıdır” diyerek) kızları Allâh’a ayırdılar. –O’nu tesbîh (ve tenzîh) ile (takdîs eder ve evlat edinmekten uzak tutarım).– Hâlbuki arzulamakta oldukları (erkek çocuk cinsi) şeyler onlara âit(ken bu olacak şey mi)dir.
58﴿ Ama onlardan biri dişi (çocuğa sâhip olduğu haberi) ile müjdelendiği zaman (utancından) gün boyu yüzü kapkara oluverir, üstelik kendisi öfke dolu biridir.
59﴿ (Kız çocuk haberi alan kişi) kendisiyle müjdelendiği o şeyin fenâlığından dolayı: “Alçaklığa rağmen (buna râzı olarak) onu tutsun mu ya da onu (diri diri gömerek) toprakta gizlesin mi?” diye (kendi kendine düşüncelere dalarak arasında yaşadığı) o toplumdan (günlerce) gizlenir. Haberdâr olun ki; (kendilerinin bu kadar utandıkları kız çocuğunu, eşten ve evlâttan münezzeh olan Allâh-u Te‘âlâ’ya nispet ederek) hükmetmekte oldukları o şey ne kötü (ve ne yanlış bir karar) olmuştur.
60﴿ (Âcizlikte ve çirkinlikte) örnek gösterilecek kötü sıfatlar sâdece o âhirete îmân etmeyen kimselere âittir (ki; arkalarından yerlerini doldursun diye çocuğa ihtiyaç duymak, sırtlarını sağlama almak için erkek çocuğu tercih etmek ve utanç belâsı ya da aşırı cimriliğin verdiği fakirlik korkusu gibi nedenlerle kızları diri diri gömmek bunlardan bâzısıdır). Hayran bırakacak en üstün sıfatlar ise yalnızca Allâh’a mahsustur (ki; eşten, ortaktan ve evlattan münezzeh olmak, yokluğunun düşünülememesi, mutlak zenginlik, sonsuz cömertlik ve yaratılmışların sıfatlarından son derece nezâhet gibi sıfatları bunlardan bâzısıdır). Zâten ancak O (her şeye karşı üstün güce sâhip olmakta tek ve emsalsiz bir) Azîz’dir, (üstün hikmeti gereği her yaptığını yerli yerinde yapan bir) Hakîm’dir.
61﴿ Yine eğer Allâh o (günah işleyerek azâbı hak eden) insanları (kâfirlik, şirk koşma vesâir günahlardan ibâret yanlış işleri ve) zulümleri sebebiyle (cezâlandıracak olsaydı, suçsuzları ise günahkârların uğursuzluğu nedeniyle peşînen cezâlandırmak üzere) yakala(yacak ol)saydı, (elbette yeryüzünde bulunan tüm canlıları topluca helâk eder ve) hareket edebilen herhangi bir canlıyı onun üzerinde (sağ) bırakmazdı. Velâkin O (Allâh-u Te‘âlâ), (hak ettikleri cezâyı peşînen vermeyip) adı konulmuş bir süreye kadar onları(n azâbını) geciktirmektedir (ki, o süre de ölümleriyle başlayacaktır). Nihâyet o müddetlerinin bitiş zamânı geldiğinde ise, bir an (bile) geri kalamazlar, öne de geçemezler.
62﴿ Yine o (müşrik ola)nlar (kız çocukları gibi) hoşlanmamakta oldukları şeyleri Allâh’a ayırıyorlar. Bir de: “(Allâh nezdinde) en güzel âkıbet mutlaka sâdece onlara âittir” diye dilleri yalanı (göz önünde canlandırır gibi) vasıflandır(arak ballandıra ballandıra anlat)ıyor. Hayır! (Onların bu iddiâları aslâ doğru değildir. Şu hakîkat) kesinleşti ki; (dediklerinin aksine, zannettikleri güzel âkıbet yerine) gerçekten onlar için o (cehennem) ateş(i) vardır ve muhakkak ki onlar (cehenneme gönderilenler arasında) öne geçirilecek kimselerdir /(cehennemde unutulmuş gibi) terk edilecek kimselerdir/.
63﴿ Allâh’a kasem olsun ki; elbette senden önceki birçok ümmetlere de muhakkak rasül göndermiştik. Ama şeytan onlara yaptıkları (şirki ve ziyâdesiyle çirkin olan isyanları)nı çok hoş göstermişti. Artık bu (âhiret) gün(ünde) sâdece o (şeytan) onların çok yakınıdır. Ayrıca (âhirette) özellikle onlar için çok acı verici büyük bir azap vardır.
64﴿ Biz bu Kitâb’ı sana ancak, kendisi hakkında görüş ayrılığına düştükleri (helâl-haram, îmân, inkâr ve dirilme gibi pek önemli) şey(ler)i o (insa)nlara açıklayasın diye indirdik, ayrıca bir toplum için (cennet yolunu gösteren) büyük bir hidâyet (rehberi) ve (ebedî azaplardan kurtaracak) tam bir rahmet (vesîlesi) olsun diye (indirdik) ki onlar (onun Allâh-u Te‘âlâ’dan gönderildiğine) îmân etmektedirler.
سُورَةُ النَّحْلِ
الجزء ١٤
٢٧٢
لِيَكْفُرُوا بِمَٓا اٰتَيْنَاهُمْۜ فَتَمَتَّعُوا۠ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٥٥
وَيَجْعَلُونَ لِمَا لَا يَعْلَمُونَ نَص۪يبًا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْۜ تَاللّٰهِ لَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَفْتَرُونَ ﴿٥٦
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُۙ وَلَهُمْ مَا يَشْتَهُونَ ﴿٥٧
وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِالْاُنْثٰى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظ۪يمٌۚ ﴿٥٨
يَتَوَارٰى مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُٓوءِ مَا بُشِّرَ بِه۪ۜ اَيُمْسِكُهُ عَلٰى هُونٍ اَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِۜ اَلَا سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ ﴿٥٩
لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِۚ وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰىۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟ ﴿٦٠
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ ﴿٦١
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ اَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ اَنَّ لَهُمُ الْحُسْنٰىۜ لَا جَرَمَ اَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَاَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ ﴿٦٢
تَاللّٰهِ لَقَدْ اَرْسَلْنَٓا اِلٰٓى اُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦٣
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٦٤
Nahl Sûresi
272
Cuz 14
لِيَكْفُرُوا بِمَٓا اٰتَيْنَاهُمْۜ فَتَمَتَّعُوا۠ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٥٥
55﴿ (Musîbetlerden kurtuluş nîmeti olarak) kendilerine vermiş olduğumuz şeylere netîcede nankörlük etsinler diye (şirke devâm ediyorlar. Ey müşrikler!) O hâlde (sâhip bulunduğunuz nîmetlerle kısa bir zaman daha) iyice faydalanın (bakalım)! Çok yakında (tehdit olunduğunuz azapla karşılaştığınız zaman şirk suçunuzun vahim âkıbetini) bileceksiniz!
وَيَجْعَلُونَ لِمَا لَا يَعْلَمُونَ نَص۪يبًا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْۜ تَاللّٰهِ لَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَفْتَرُونَ ﴿٥٦
56﴿ Üstelik o (müşrik ola)nlar Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz (ekinler ve davarlar gibi) şeylerden bir kısmını (putlara kurban ederek onları hiçbir) bilgiye sâhip olmayan o (cansız) şeyler için nasip (ve hisse) olarak ayırıyorlar. (Ey müşrikler!) Allâh’a yemîn olsun ki; sürekli uydurmakta olduğunuz (bu asılsız inançlarınızla ilgili) şeylerden (ölürken de, kabirde de, mahşerde de) elbette mutlaka sorumlu tutulacaksınız.
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُۙ وَلَهُمْ مَا يَشْتَهُونَ ﴿٥٧
57﴿ Yine o (Huzâ‘a ve Kinâne kabîleleri gibi müşrik ola)nlar (“Melekler Allâh’ın kızlarıdır” diyerek) kızları Allâh’a ayırdılar. –O’nu tesbîh (ve tenzîh) ile (takdîs eder ve evlat edinmekten uzak tutarım).– Hâlbuki arzulamakta oldukları (erkek çocuk cinsi) şeyler onlara âit(ken bu olacak şey mi)dir.
وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِالْاُنْثٰى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظ۪يمٌۚ ﴿٥٨
58﴿ Ama onlardan biri dişi (çocuğa sâhip olduğu haberi) ile müjdelendiği zaman (utancından) gün boyu yüzü kapkara oluverir, üstelik kendisi öfke dolu biridir.
يَتَوَارٰى مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُٓوءِ مَا بُشِّرَ بِه۪ۜ اَيُمْسِكُهُ عَلٰى هُونٍ اَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِۜ اَلَا سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ ﴿٥٩
59﴿ (Kız çocuk haberi alan kişi) kendisiyle müjdelendiği o şeyin fenâlığından dolayı: “Alçaklığa rağmen (buna râzı olarak) onu tutsun mu ya da onu (diri diri gömerek) toprakta gizlesin mi?” diye (kendi kendine düşüncelere dalarak arasında yaşadığı) o toplumdan (günlerce) gizlenir. Haberdâr olun ki; (kendilerinin bu kadar utandıkları kız çocuğunu, eşten ve evlâttan münezzeh olan Allâh-u Te‘âlâ’ya nispet ederek) hükmetmekte oldukları o şey ne kötü (ve ne yanlış bir karar) olmuştur.
لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِۚ وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰىۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟ ﴿٦٠
60﴿ (Âcizlikte ve çirkinlikte) örnek gösterilecek kötü sıfatlar sâdece o âhirete îmân etmeyen kimselere âittir (ki; arkalarından yerlerini doldursun diye çocuğa ihtiyaç duymak, sırtlarını sağlama almak için erkek çocuğu tercih etmek ve utanç belâsı ya da aşırı cimriliğin verdiği fakirlik korkusu gibi nedenlerle kızları diri diri gömmek bunlardan bâzısıdır). Hayran bırakacak en üstün sıfatlar ise yalnızca Allâh’a mahsustur (ki; eşten, ortaktan ve evlattan münezzeh olmak, yokluğunun düşünülememesi, mutlak zenginlik, sonsuz cömertlik ve yaratılmışların sıfatlarından son derece nezâhet gibi sıfatları bunlardan bâzısıdır). Zâten ancak O (her şeye karşı üstün güce sâhip olmakta tek ve emsalsiz bir) Azîz’dir, (üstün hikmeti gereği her yaptığını yerli yerinde yapan bir) Hakîm’dir.
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ ﴿٦١
61﴿ Yine eğer Allâh o (günah işleyerek azâbı hak eden) insanları (kâfirlik, şirk koşma vesâir günahlardan ibâret yanlış işleri ve) zulümleri sebebiyle (cezâlandıracak olsaydı, suçsuzları ise günahkârların uğursuzluğu nedeniyle peşînen cezâlandırmak üzere) yakala(yacak ol)saydı, (elbette yeryüzünde bulunan tüm canlıları topluca helâk eder ve) hareket edebilen herhangi bir canlıyı onun üzerinde (sağ) bırakmazdı. Velâkin O (Allâh-u Te‘âlâ), (hak ettikleri cezâyı peşînen vermeyip) adı konulmuş bir süreye kadar onları(n azâbını) geciktirmektedir (ki, o süre de ölümleriyle başlayacaktır). Nihâyet o müddetlerinin bitiş zamânı geldiğinde ise, bir an (bile) geri kalamazlar, öne de geçemezler.
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ اَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ اَنَّ لَهُمُ الْحُسْنٰىۜ لَا جَرَمَ اَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَاَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ ﴿٦٢
62﴿ Yine o (müşrik ola)nlar (kız çocukları gibi) hoşlanmamakta oldukları şeyleri Allâh’a ayırıyorlar. Bir de: “(Allâh nezdinde) en güzel âkıbet mutlaka sâdece onlara âittir” diye dilleri yalanı (göz önünde canlandırır gibi) vasıflandır(arak ballandıra ballandıra anlat)ıyor. Hayır! (Onların bu iddiâları aslâ doğru değildir. Şu hakîkat) kesinleşti ki; (dediklerinin aksine, zannettikleri güzel âkıbet yerine) gerçekten onlar için o (cehennem) ateş(i) vardır ve muhakkak ki onlar (cehenneme gönderilenler arasında) öne geçirilecek kimselerdir /(cehennemde unutulmuş gibi) terk edilecek kimselerdir/.
تَاللّٰهِ لَقَدْ اَرْسَلْنَٓا اِلٰٓى اُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦٣
63﴿ Allâh’a kasem olsun ki; elbette senden önceki birçok ümmetlere de muhakkak rasül göndermiştik. Ama şeytan onlara yaptıkları (şirki ve ziyâdesiyle çirkin olan isyanları)nı çok hoş göstermişti. Artık bu (âhiret) gün(ünde) sâdece o (şeytan) onların çok yakınıdır. Ayrıca (âhirette) özellikle onlar için çok acı verici büyük bir azap vardır.
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ ﴿٦٤
64﴿ Biz bu Kitâb’ı sana ancak, kendisi hakkında görüş ayrılığına düştükleri (helâl-haram, îmân, inkâr ve dirilme gibi pek önemli) şey(ler)i o (insa)nlara açıklayasın diye indirdik, ayrıca bir toplum için (cennet yolunu gösteren) büyük bir hidâyet (rehberi) ve (ebedî azaplardan kurtaracak) tam bir rahmet (vesîlesi) olsun diye (indirdik) ki onlar (onun Allâh-u Te‘âlâ’dan gönderildiğine) îmân etmektedirler.