HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُمَرْيَمَ  ٣٠٩ 
الجزء ١٦

رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِه۪ۜ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا۟ ﴿ ٦٥ ﴾ وَيَقُولُ الْاِنْسَانُ ءَاِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ اُخْرَجُ حَيًّا ﴿ ٦٦ ﴾ اَوَلَا يَذْكُرُ الْاِنْسَانُ اَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْـًٔا ﴿ ٦٧ ﴾ فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاط۪ينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ جَهَنَّمَ جِثِيًّاۚ ﴿ ٦٨ ﴾ ثُمَّ لَنَنْزِعَنَّ مِنْ كُلِّ ش۪يعَةٍ اَيُّهُمْ اَشَدُّ عَلَى الرَّحْمٰنِ عِتِيًّاۚ ﴿ ٦٩ ﴾ ثُمَّ لَنَحْنُ اَعْلَمُ بِالَّذ۪ينَ هُمْ اَوْلٰى بِهَا صِلِيًّا ﴿ ٧٠ ﴾ وَاِنْ مِنْكُمْ اِلَّا وَارِدُهَاۚ كَانَ عَلٰى رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّاۚ ﴿ ٧١ ﴾ ثُمَّ نُنَجِّي الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِم۪ينَ ف۪يهَا جِثِيًّا ﴿ ٧٢ ﴾ وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓواۙ اَيُّ الْفَر۪يقَيْنِ خَيْرٌ مَقَامًا وَاَحْسَنُ نَدِيًّا ﴿ ٧٣ ﴾ وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَحْسَنُ اَثَاثًا وَرِءْيًا ﴿ ٧٤ ﴾ قُلْ مَنْ كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمٰنُ مَدًّاۚ حَتّٰٓى اِذَا رَاَوْا مَا يُوعَدُونَ اِمَّا الْعَذَابَ وَاِمَّا السَّاعَةَۜ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضْعَفُ جُنْدًا ﴿ ٧٥ ﴾ وَيَز۪يدُ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا هُدًىۜ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا ﴿ ٧٦ ﴾

سُورَةُمَرْيَمَ  ٣٠٩ 
الجزء ١٦
Meryem Sûresi  309 
Cüz  16

65  (O) göklerin de, yerin de, ikisi arasındakilerin de Rabbidir! Öyleyse O’na ibadet et ve Ken disine ibadet için çok sabır (ve sebat)lı ol! Sen hiç O’nun için bir adaş (Allâh ismi taşıyan birini)/bir benzer/ biliyor musun?

66  O (kâfir) insan: “Ben öldüğüm zaman elbette ileride diri olarak mı (kabrimden) çıkartılacağım?” der.

67  (Bu lafı söyleyen) o insan düşünmez mi ki, daha önce kendisi hiçbir şey değilken(, ismi dahi bilinmez, esâmesi bile okunmazken) gerçekten de onu Biz yaratmışızdır?

68  Rabbine andolsun ki; elbette onları, (uydukları) şeytanlarla birlikte (kıyâmet günü) mutlaka (huzurumuza) toplayacağız! Sonra elbette onları dizleri üstü çökenler hâlinde cehennemin etra fında mutlaka hazır bulunduracağız!

69  Sonra yemin olsun ki; (bâtılda) yardımlaşan her (kâfir) cemâatten, Rahmân’a karşı cüreti/is yânı/azgınlığı/kâfirliği/iftirası/serkeşliği/ en kuv vetli olan hangileriyse (işte onları azgınlık sırala rına göre, topluluklar arasından) mutlaka çekip çıkaracağız.

70  Sonra da andolsun; o kimseleri en iyi bilen Biziz ki, onlar o (cehennem azâbı)na girmeyi en çok hak etmişlerdir!

71  (Ey insanlar!) Sizin içinizden ona ulaşmayan/ uğramayan/ kimse olmayacaktır! (Zira sırat cehen nem üzerine kurulmuş olduğundan, onu geçemeyen de cennete giremeyeceğinden, herkesin cehenneme uğraması kaçınılmazdır. Ancak müminler geçerken sönük duracak, kâfirler ve bazı âsîler ise sırattan aşağı cehenneme yuvarlanacaktır.) Bu, (tâ ezelden) senin Rabbinin (gerçekleştirmeyi) üstlenmiş bulunduğu, kesin hükme bağlanmış (ve bu yüzden bozulması düşünülemeyen) bir şey olmuştur.

72  Sonra Biz o (şirkten) sakınmış olan (mümin) kimseleri kurtaracağız! (Şirk suçunu işleyerek en büyük zulmü işlemiş olan) o zâlimleri ise diz üstü çökmüşler olarak orada (ebediyyen) bırakacağız!

73  Bizim âyetlerimiz pek açık bir halde üzerlerine peş peşe okunduğu zaman, o (Nadr ibni Hâ ris gibi) kâfir olmuş kimseler iman etmiş olan o (fakir) kişiler(i aşağılamak) için: “(Biz ya da siz) iki fırkadan hangisi, yerleşim yeri bakımından daha iyi, meclis yönünden de daha güzeldir!” dedi(ler. Böylece kendi evlerinin ve toplantı yerlerinin güzel liğiyle övünerek, âhirette de kendilerine buna göre muâmele yapılacağını, fakir Müslümanların ise, her yerde aynı hakîr konumda kalacakları nı iddiâ ettiler).

74  Hâlbuki Biz onlardan önce nice asırlar (halkın)ı helâk etmişizdir ki, onlar eşya ve görüntü ba kımından (bunlardan) daha güzeldi! (Zenginlik ve kuvvetlerinin onları kurtaramadığını gördükleri halde hiç mi ibret almayacaklar?)

75  (Habîbim! O kâfirlere verilen imkânların, kendileri lehine olmadığını beyan etmek üzere) de ki: “Her kim sapıklık içinde bulunmuşsa, Rahmân ona (günahı ve azgınlığı artsın diye, uzun ömür ve bol rızıklar vererek) tam bir uzatmayla mühlet versin! Nihâyet, tehdit edilmekte oldukları o şeyi; ya o (dünyada başlarına gelecek; öldürülme yahut esir edil me) azâbı(nı) veya o (kıyâmet) ânı(nda karşı laşacak ları zor durumu) gördükleri zaman; mekân bakımın dan kimin daha kötü, ordu bakımından da kimin daha güçsüz olduğunu kesinlikle bileceklerdir!”

76  Allâh (sapıklığı seçenleri imti han etmek için imkânlarını artırdığı gibi, kendi irâdeleri ve Allâh-u Te `â lâ’nın müsâadesiyle) doğru yola erişmiş olan o kimseleri ise hidâyet bakımından artırır. Zaten (kulun dünyada sahip olduğu geçici imkân lara nispetle; tesbîh, hamd, tevhîd ve tek bîr zikirleri, beş vakit namaz, oruç, hac ve zekât gibi, faydası son suza dek) kalıcı olan sâlih ameller, senin Rabbin katında sevap bakımından da daha iyidir, âkıbet yönünden de pek hayırlıdır!

Meryem Sûresi  309 
Cüz  16
cihanyamaneren