HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْمُؤْمِنُونَ  ٣٤٢ 
الجزء ١٨

وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍ فَاَسْكَنَّاهُ فِي الْاَرْضِۗ وَاِنَّا عَلٰى ذَهَابٍ بِه۪ لَقَادِرُونَۚ ﴿ ١٨ ﴾ فَاَنْشَأْنَا لَكُمْ بِه۪ جَنَّاتٍ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍۢ لَكُمْ ف۪يهَا فَوَاكِهُ۬ كَث۪يرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَۙ ﴿ ١٩ ﴾ وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَٓاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْاٰكِل۪ينَ ﴿ ٢٠ ﴾ وَاِنَّ لَكُمْ فِي الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةًۜ نُسْق۪يكُمْ مِمَّا ف۪ي بُطُونِهَا وَلَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ كَث۪يرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَۙ ﴿ ٢١ ﴾ وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ۟ ﴿ ٢٢ ﴾ وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا نُوحًا اِلٰى قَوْمِه۪ فَقَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ اَفَلَا تَتَّقُونَ ﴿ ٢٣ ﴾ فَقَالَ الْمَلَؤُ۬ا الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ قَوْمِه۪ مَا هٰذَٓا اِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْۙ يُر۪يدُ اَنْ يَتَفَضَّلَ عَلَيْكُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَنْزَلَ مَلٰٓئِكَةًۚ مَا سَمِعْنَا بِهٰذَا ف۪ٓي اٰبَٓائِنَا الْاَوَّل۪ينَۚ ﴿ ٢٤ ﴾ اِنْ هُوَ اِلَّا رَجُلٌ بِه۪ جِنَّةٌ فَتَرَبَّصُوا بِه۪ حَتّٰى ح۪ينٍ ﴿ ٢٥ ﴾ قَالَ رَبِّ انْصُرْن۪ي بِمَا كَذَّبُونِ ﴿ ٢٦ ﴾ فَاَوْحَيْنَٓا اِلَيْهِ اَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِاَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا فَاِذَا جَٓاءَ اَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُۙ فَاسْلُكْ ف۪يهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَاَهْلَكَ اِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ مِنْهُمْۚ وَلَا تُخَاطِبْن۪ي فِي الَّذ۪ينَ ظَلَمُواۚ اِنَّهُمْ مُغْرَقُونَ ﴿ ٢٧ ﴾

سُورَةُالْمُؤْمِنُونَ  ٣٤٢ 
الجزء ١٨
Mü`minûn Sûresi  342 
Cüz  18

18  Biz (insanlara zarar vermeyip fayda sağlayacak ve ekip biçmeleri, yiyip içmeleri için yeterli olacak) bir ölçüyle gökten su indirdik de, onu yerde (bulunan ırmaklar, göller, sarnıçlar, gözeler ve kuyularda toplayarak istifadeedeceğiniz şekilde) durdurduk. Şüphesiz ki Biz, (tadını bozma, buharlaştırma ve batırma gibi birçok yolla) onu gidermeye de elbette Kadirleriz!
Allâh-u Te`âlâ’nın, gökten yağdırdığı suyu yeryüzünde durdurması, yaratıklar için büyük bir nimettir.Aksi takdirde bu suların dibe inmesi veya sel halinde akıp gitmesi ve beraberinde toprak kaymalarına neden olmasının canlılara ne kadar zararlı olacağı ortadadır. Tabiî ki burada; yer üstünde bulunan suların olduğu kadar, yeraltında bulunan suların da gökten indirilip yaratıkların istifadesine sunulduğu gerçeği belirtilmiş olmaktadır.

19  Böylece onun sebebiyle sizin (yararınız) için hurmalıklardan ve üzüm lerden birçok bağlar mey dana getirdik ki; sizin için onlar(ın bulunduğu bos tanlar)da (istifade edeceğiniz) daha (başka) birçok yemişler vardır. (Onların birçoğunu satarak geçi nirsiniz,) bir kısmını da yemektesiniz!

20  (Mısır’la Eyle arasında bulunan) Tûr-u Sînâ (dağın)dan (yetişip) çıkmakta olan bir ağacı da (si zin için yarattık) ki o, hem yağ, hem de yiyenler için bir katık (vasfına sahip olan zeytinler) bitirmektedir.

21  Gerçekten davarlarda da sizin (, yaratıcının nimetlerini anlamanız) için elbette çok büyük bir ibret vardır. Onların karınlarında bulunan lardan size (süt) içirmekteyiz. O (havya)nlarda sizin için daha birçok faydalar bulunmaktadır (ki, yüklerinizi ve sizi taşımaları, derilerinden ve yünlerinden istifâde etmeniz, onlardan sadece birkaçıdır). Onlar(ın yen meye elverişli olanların)dan bir kısmını da yemek tesiniz.

22  Ayrıca siz (yüklerinizle birlikte, karada) onlar üzerinde ve (denizde) gemiler üzerinde taşın maktasınız.

23  Andolsun ki; şüphesiz Biz Nûh’u kavmine (peygamber olarak) gönderdik de o: “Ey kavmim! (Sadece) Allâh’a ibadet edin! Sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur! (Bunu bile bile) hâlâ (şirkten) hiç sakınmayacak mısınız?” dedi.

24  Bunun üzerine kavmi içerisinden ileri gelen o kâfir olmuş kimseler (birbirlerine) dedi(ler) ki: “İşte bu (adam) size karşı çokça üstünlük sağ la mak isteyen, (fakat sizden bir farkı olmayan, her ba kımdan) ancak sizin gibi bir beşerdir. Allâh (size bir peygamber göndermek) dileseydi, elbette (bunun yerine) birtakım melekler indirirdi. Biz işte bunu(n gibi bir insanın peygamber olarak gönderileceğini ve bize emrettiği tevhîd dinini) evvelki babalarımızda işitmiş değiliz!

25  O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir. Öyleyse (ya akıl lana cağı, ya da öle ceği) bir zamana kadar onu (tahammülle karşılayıp, başına geleceği) bekleyin!”

26  (Kavminin bu bâtıl sözlerini dinlemekten usa nan ve kendisine gelen vahiy sebebiyle onların ima nından ümit kesen Nûh (Aleyhisselâm)) dedi ki: “Ey Rabbim! Beni yalanlamış olmaları sebe biy le (onları topluca helâk ederek) bana yardım et!”

27  Hemen Biz de ona: “(Kâfirlerin saldırısını ön lemek ve yanlış bir sanat icra etmeni engellemek için) Bizim gözetimimizle/ilmimizle (, bilgimiz dâhi linde) / korumamızla / ve (gemi yapma sanatını öğreten) vah yimizle o gemiyi sağlamca yap! Nihâyet (gemiye binme) emrimiz geldiğinde ve o (Havvâ (Radıyallâhu Anhâ)dan kalma, taştan yapılma) tan dır(dan su fışkırarak, kuvvetlice yük se lip) kayna dığında, artık (boğulmak tan kurtulacak kimselerin ve zürriyetlerinin faydalanması için, can lıların) her birinden (erkek ve dişi olmak üzere) iki eşi, bir de (Müslüman olan hanımınla üç oğlunun ve eşlerinin oluşturduğu) aileni ona girdir. Ancak (kâfir olan hanımın ve oğlun gibi) onlar içe risinden aleyhinde (boğulma) söz(ü) geçmiş olan lar müstesnâ! O (inkâr ederek) zulmetmiş olan kim seler(in kurtuluşu) hakkında (rica ve duada bulun mak suretiyle) Bana hitap etme! Şüphesiz ki onlar suda boğul(malarına hükmolun)muş kimselerdir.

Mü`minûn Sûresi  342 
Cüz  18
cihanyamaneren