HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْمُؤْمِنُونَ  ٣٤٥ 
الجزء ١٨

وَالَّذ۪ينَ يُؤْتُونَ مَٓا اٰتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ اَنَّهُمْ اِلٰى رَبِّهِمْ رَاجِعُونَۙ ﴿ ٦٠ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَهُمْ لَهَا سَابِقُونَ ﴿ ٦١ ﴾ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ ﴿ ٦٢ ﴾ بَلْ قُلُوبُهُمْ ف۪ي غَمْرَةٍ مِنْ هٰذَا وَلَهُمْ اَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ هُمْ لَهَا عَامِلُونَ ﴿ ٦٣ ﴾ حَتّٰٓى اِذَٓا اَخَذْنَا مُتْرَف۪يهِمْ بِالْعَذَابِ اِذَا هُمْ يَجْـَٔرُونَۜ ﴿ ٦٤ ﴾ لَا تَجْـَٔرُوا الْيَوْمَ اِنَّكُمْ مِنَّا لَا تُنْصَرُونَ ﴿ ٦٥ ﴾ قَدْ كَانَتْ اٰيَات۪ي تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَكُنْتُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ تَنْكِصُونَۙ ﴿ ٦٦ ﴾ مُسْتَكْبِر۪ينَ بِه۪ۗ سَامِرًا تَهْجُرُونَ ﴿ ٦٧ ﴾ اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ اَمْ جَٓاءَهُمْ مَا لَمْ يَأْتِ اٰبَٓاءَهُمُ الْاَوَّل۪ينَۘ ﴿ ٦٨ ﴾ اَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَۘ ﴿ ٦٩ ﴾ اَمْ يَقُولُونَ بِه۪ جِنَّةٌۜ بَلْ جَٓاءَهُمْ بِالْحَقِّ وَاَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ ﴿ ٧٠ ﴾ وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ اَهْوَٓاءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ بَلْ اَتَيْنَاهُمْ بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَنْ ذِكْرِهِمْ مُعْرِضُونَۜ ﴿ ٧١ ﴾ اَمْ تَسْـَٔلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌۗ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِق۪ينَ ﴿ ٧٢ ﴾ وَاِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿ ٧٣ ﴾ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ ﴿ ٧٤ ﴾

سُورَةُالْمُؤْمِنُونَ  ٣٤٥ 
الجزء ١٨
Mü`minûn Sûresi  345 
Cüz  18

60  O kimseler ki; vermiş oldukları (zekât ve sa daka gibi) şeyleri, kendileri gerçekten Rablerine dönücüdürler (, o zaman ya amelleri kabul görmezse) diye kalpleri korkarak vermektedirler.

61  İşte onlar hayırlı amellerde/(salih amellere karşılık vaad edilen maddî manevî) iyilikler(e nâ iliyet)de/ (birbirleriyle yarışırcasına)koşuşmakta dırlar ve kendileri onlar için (diğer insanlara karşı) öne geçicidirler/onlar(ın kazandıracakları cennet ve mükâfatlar)a (ulaşma hususunda sâir kullarla) ya rışıcıdırlar/ onlar (yaptıkları iyiliklerin karşılığın)`a (daha âhirete varmadan) önce (dün yada peşinen) ula şıcıdırlar/.

62  Biz hiçbir nefsi gücü dışında bir şeyle yükümlü tutmayız! (Dolayısıyla dostlarımızıntakındığı bu vasıflar, diğerleri hakkında imkân dışı şeyler değil dir.) Hakkı konuşan (; doğruyu açıklayan ve bütün kullarımızın amellerini kaydeden Levh-i Mahfûz ve amel defterlerinden ibâret) yüce kitap ise Bizim ka tımızdadır. (Böylece) onlar (sevapları eksiltilerek, ya da cezaları artırılarak) zulme uğratılmazlar.

63  Doğrusu o (kâfir ola)nların kalpleri işte bu (salih kulların vasıfları)ndan dolayı kendilerini bo ğacakmışcasına kaplayan bir gaflet içerisindedir. İşte onlar için bun(ca şirk ve inkâr)dan başka birçok (çirkin) ameller de vardır ki; kendileri onları (aralıksız olarak) dâima işleyicidirler.

64  (Habîbim!) Nihâyet nimet bolluğu içinde olanlarını, o (senin bedduan sebebiyle yedi sene süren ve kendilerini leş yemeğe muhtaç bırakan kuraklık) azâb(ı) ile yakaladığımız zaman, birdenbire onlar yardım dilenerek bağırmaya başlarlar.

65  (O zaman Biz onlara buyururuz ki:) “Bugün yardım isteyerek bağırıp durmayın! Çünkü ger çekten de siz Bizden yardım görmeyeceksiniz.

66  Âyetlerim sizin üzerinize gerçekten de art arda okunmaktaydı da, siz (onları dinleyip düşün mekten yüz çevirerek) ökçeleriniz üzerinde (iman dan) gerisin geri dönmekteydiniz.

67  Onun (; Harem-i Şerîf’in ve Kâ`be-i Muazzama’nın ehli olmanız ) sebebiyle (Müslümanlara karşı) bü yük lük taslayanlar olarak! Gece boyu (Kur’ân hakkın da; şiir, sihir ve kehânet gibi tenkit sözleri) konuşan lar hâlinde (hakkı) sürekli terk edi yor dunuz!/ he zeyanlarda bulunuyordunuz!/

68  O (Kur’ân’a düşman ola)nlar o (İlâhî) buyruğu(n lafız ve manasında bulunan bunca mûci zeyi) hiç mi düşünmediler (ki, onu ve kendisini getireni hâlâ tasdîk etmediler)? Yoksa (İsmâîl (Aley his selâm)`ın üm meti ve zürriyeti olan) evvelki babalarına gelme miş olan (kitap ve peygamber gibi bir) şey mi onlara geldi (de, onun için mi bunu yadırgadılar)?

69  Yahut rasûllerini (emâ net, sadâkat ve güzel ahlâka sahip biri olarak) tanımadılar da, bu neden le mi onlar onu inkâr edicidirler? (Hayır ! Pekâlâ tanıdılar, fakat inkârlarının nedeni sadece kıskançlık ve inatlarıdır!)

70  Yoksa: “Onda bir ne vî del ilik vardır!” mı demek tedirler. Doğrusu o onlara (inkâr e dilemeyecek bir) hakkı getirmiştir. Onların çoğu ise (tercihlerini bâtıldan yana kullandıkları için cibilliyetle rinde bulunan bozukluk nedeniyle) hakkı çirkin gö rücüdürler.

71  Hak onların kötü arzularına uyacak olsay dı, elbette gökler, yer(ler) ve onlarda bulunanlar (çoktan) fesâda uğramıştı. Doğrusu Biz onlara öğütlerini /şereflerini (ka zandıracak Kur’ân’ı)/ getirdik. Fakat onlar öğütlerinden/şereflerinden/ yüz çeviricidirler.

72  Yoksa sen (tebliğine karşılık) onlardan bir ücret mi istemektesin? İşte Rabbinin rızkı (daha bol ve devamlı olduğu için, herkesin verdiğinden) da ha iyidir! Zaten rızık verenlerin en hayırlısı ancak O’dur!

73  Şüphesiz ki sen onları elbette dosdoğru bir yola davet etmektesin (ki akıl da onun doğruluğuna şâhitlik yapmaktadır ve ithâmını gerektirecek hiçbir eğrilik barındırmamaktadır)!

74  Âhirete inanmamakta olan o (kâfir) kimse ler ise; şüphesiz ki o (doğru) yoldan elbette sapanlardır.

Mü`minûn Sûresi  345 
Cüz  18
cihanyamaneren