v02.01.25 Geliştirme Notları
Neml Sûresi
381
Cuz 20
56﴿ Bunun üzerine kavminin cevâbı ancak: “Lût’un âilesini memleketinizden çıkarın. Zîrâ gerçekten onlar öyle insanlardır ki, (yaptığımız eşcinselliği kötü sayıp) çokça temizlik taslamaktadırlar” demeleri olmuştu.
57﴿ Biz de hemen onu ve (sâdece müminlerden oluşan tüm) âilesini (azaptan) kurtardık. Ancak (kâfir olan) karısı müstesnâ! (Çünkü) Biz o kadını(n yaptığı kötü işleri bildiğimiz için onu) geride (azap içerisinde) kalanlardan biri olarak takdir ettik.
58﴿ Bir de üzerlerine (balçıktan pişirilmiş) görülmedik bir yağmur yağdırdık. Artık o uyarılanların yağmuru ne kötü olmuştur.
59﴿ (Habîbim! Bunca peygamberlerin kıssalarını öğrenme nîmetine şükürde bulunmak ve o seçkin kulları selâmlamak üzere) de ki: “Bütün hamdler Allâh’a mahsustur; selâm ise O’nun seçmiş olduğu o (bahtiyâr) kulları üzerine olsun.” Allâh mı (Kendisine ibâdet edenler hakkında) hayırlıdır yoksa (müşriklerin O’na) şirk koşmakta oldukları o (âciz) şeyler mi (tapanlarına yararlıdır)?! (Tabî ki Allâh hayırlıdır! Çünkü O, Kendisine yalvaranları dâimâ kurtarmaktadır, ama putlar azâba çarpılan müşrikleri hiçbir zarardan kurtaramazlar.) Âyet-i celîlede geçen “Seçkin kimseler”den maksad; bâzı âlimlere göre özellikle peygamberlerdir. İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) ise: “Bunlar Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ashâbıdır ki, Allâh-u Te‘âlâ onları peygamberi için özel olarak seçti” demiştir. Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullâh) da bu selâmın özellikle sahâbe-i kirâma yöneltildiğini nakletmiştir. (el-Âlûsî)
60﴿ (Dünyânın yaratılışı ve sizin yaşamınız husûsunda hiçbir etkisi bulunmayan bâtıl ilâhlar mı faydalıdır) yoksa O Zât mı ki gökleri ve yeri (ancak) O yaratmıştır ve sizin (menfaatiniz) için gökten bir suyu (sâdece) O indirmiştir de; sonra Biz onun sebebiyle, (bakanlarına) sevinç veren bir güzelliğe sâhip nice bostanlar bitirmişizdir. Onların (meyveleri vesâir vasıflarını yaratmanız bir yana) ağaçlarını(n kütüğünü bile) bitirmeniz sizin için (imkân dâhilinde) olmamıştır. Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır (ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Doğrusu onlar öyle (hatâlı) bir toplumdur ki (hak olan tevhîd inancından) sapmaktadırlar /(âciz varlıkları, böyle bir kudret sâhibine) denk tutmaktadırlar/.
61﴿ (Dünyâda rahatça yerleşip güzelce yaşayabilmeniz için size hiçbir imkân sağlayamayan zavallı ilâhlar mı faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, yeri (düzgün bir hâlde döşeyerek onu canlılar için) bir yerleşim mahalli (sâdece) O yapmıştır, onun (topraklarının) aralarında nice nehirleri (ancak) O yaratmıştır, onun (kendi üzerinde bulunan şeyleri sallamaması) için sâbit dağları (sâdece) O belirlemiştir ve (tatlı ve tuzlu) iki denizin arasında da (birbirine karışmamaları için kudretinin eseri olarak) engelleyici bir şeyi (ancak) O yaratmıştır?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Doğrusu onların ekseriyeti (hak nedir, bâtıl nedir) bilmezler.
62﴿ (Kendilerine duâ edenlerin farkında bile olmayan ve size yeryüzünde hiçbir imkân sağlayamayan putlar mı daha faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, Kendisine duâ ettiği zaman, zorda kalan(ın yakarışın)a sürekli O icâbet ediyor, o kötülüğü (sâdece) O açıyor (ve kulunu feraha çıkarır) ve sizi (geçmiş ümmetlerin ardından) yerin (yönetiminin yetkili) halîfeleri (ancak) O yapıyor?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! (O’nun bunca tenbihlerine karşı nasîhat nâmına) çok az olan bir şeyle öğütleniyorsunuz! Tefsirlerde zikredildiğine göre; zora düşmüş bâzı kimselerin, kısa zamanda duâlarının kabûlünün eserini görmemeleri âyet-i kerîme ile çelişmez. Zîrâ Allâh-u Te‘âlâ’ya duâ eden bir kulun duâsının faydası, ya dünyâda ya da âhirette mutlaka kendisine dönecektir. Kimine dünyâda özel isteği verilmese de, istediğinden daha üstünü lütfedilmekte, kimine de istediği anda değil de, daha sonra verilmektedir. Bâzısı da hakkında hayırlı sanarak bir şey istemekte ama onun o isteği yerine getirilmeyerek kendi farkında olmadan ona iyilik yapılmaktadır. (el-Âlûsî)
63﴿ (Sizi yolculuklarınızda istediğiniz hedeflere ulaştırmaktan, kuraklığa tutulduğunuzda da, müjdeci rüzgârlar ve hayat veren yağmurlara kavuşturmaktan büsbütün âciz birtakım varlıklar mı sizin hakkınızda daha faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, karanın ve denizin karanlık (yol)larında (yıldızlar, dağlar, rüzgârlar ve türlü türlü nakil vâsıtaları ile) sizi maksadınıza (ancak) O eriştirmektedir ve yine O Zât ki, rüzgârları rahmetinin (eseri olan yağmurun) öncesinde müjdeciler olarak (sâdece) O göndermektedir?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Onların ortak koşmakta oldukları şeylerden Allâh dâimâ çok yüce olmuştur!
سُورَةُ النَّمْلِ
الجزء ٢٠
٣٨١
فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَخْرِجُٓوا اٰلَ لُوطٍ مِنْ قَرْيَتِكُمْۚ اِنَّهُمْ اُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ ﴿٥٦
فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُۘ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِر۪ينَ ﴿٥٧
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۚ فَسَٓاءَ مَطَرُ الْمُنْذَر۪ينَ۟ ﴿٥٨
قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَسَلَامٌ عَلٰى عِبَادِهِ الَّذ۪ينَ اصْطَفٰىۜ آٰللّٰهُ خَيْرٌ اَمَّا يُشْرِكُونَۜ ﴿٥٩
اَمَّنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَاَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۚ فَاَنْبَتْنَا بِه۪ حَدَٓائِقَ ذَاتَ بَهْجَةٍۚ مَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُنْبِتُوا شَجَرَهَاۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ بَلْ هُمْ قَوْمٌ يَعْدِلُونَۜ ﴿٦٠
اَمَّنْ جَعَلَ الْاَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَٓا اَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًاۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَۜ ﴿٦١
اَمَّنْ يُج۪يبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّٓوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَٓاءَ الْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قَل۪يلًا مَا تَذَكَّرُونَۜ ﴿٦٢
اَمَّنْ يَهْد۪يكُمْ ف۪ي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَنْ يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِه۪ۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ تَعَالَى اللّٰهُ عَمَّا يُشْرِكُونَۜ ﴿٦٣
Neml Sûresi
381
Cuz 20
فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَخْرِجُٓوا اٰلَ لُوطٍ مِنْ قَرْيَتِكُمْۚ اِنَّهُمْ اُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ ﴿٥٦
56﴿ Bunun üzerine kavminin cevâbı ancak: “Lût’un âilesini memleketinizden çıkarın. Zîrâ gerçekten onlar öyle insanlardır ki, (yaptığımız eşcinselliği kötü sayıp) çokça temizlik taslamaktadırlar” demeleri olmuştu.
فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُۘ قَدَّرْنَاهَا مِنَ الْغَابِر۪ينَ ﴿٥٧
57﴿ Biz de hemen onu ve (sâdece müminlerden oluşan tüm) âilesini (azaptan) kurtardık. Ancak (kâfir olan) karısı müstesnâ! (Çünkü) Biz o kadını(n yaptığı kötü işleri bildiğimiz için onu) geride (azap içerisinde) kalanlardan biri olarak takdir ettik.
وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۚ فَسَٓاءَ مَطَرُ الْمُنْذَر۪ينَ۟ ﴿٥٨
58﴿ Bir de üzerlerine (balçıktan pişirilmiş) görülmedik bir yağmur yağdırdık. Artık o uyarılanların yağmuru ne kötü olmuştur.
قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَسَلَامٌ عَلٰى عِبَادِهِ الَّذ۪ينَ اصْطَفٰىۜ آٰللّٰهُ خَيْرٌ اَمَّا يُشْرِكُونَۜ ﴿٥٩
59﴿ (Habîbim! Bunca peygamberlerin kıssalarını öğrenme nîmetine şükürde bulunmak ve o seçkin kulları selâmlamak üzere) de ki: “Bütün hamdler Allâh’a mahsustur; selâm ise O’nun seçmiş olduğu o (bahtiyâr) kulları üzerine olsun.” Allâh mı (Kendisine ibâdet edenler hakkında) hayırlıdır yoksa (müşriklerin O’na) şirk koşmakta oldukları o (âciz) şeyler mi (tapanlarına yararlıdır)?! (Tabî ki Allâh hayırlıdır! Çünkü O, Kendisine yalvaranları dâimâ kurtarmaktadır, ama putlar azâba çarpılan müşrikleri hiçbir zarardan kurtaramazlar.) Âyet-i celîlede geçen “Seçkin kimseler”den maksad; bâzı âlimlere göre özellikle peygamberlerdir. İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) ise: “Bunlar Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ashâbıdır ki, Allâh-u Te‘âlâ onları peygamberi için özel olarak seçti” demiştir. Süfyân-ı Sevrî (Rahimehullâh) da bu selâmın özellikle sahâbe-i kirâma yöneltildiğini nakletmiştir. (el-Âlûsî)
اَمَّنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَاَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۚ فَاَنْبَتْنَا بِه۪ حَدَٓائِقَ ذَاتَ بَهْجَةٍۚ مَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُنْبِتُوا شَجَرَهَاۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ بَلْ هُمْ قَوْمٌ يَعْدِلُونَۜ ﴿٦٠
60﴿ (Dünyânın yaratılışı ve sizin yaşamınız husûsunda hiçbir etkisi bulunmayan bâtıl ilâhlar mı faydalıdır) yoksa O Zât mı ki gökleri ve yeri (ancak) O yaratmıştır ve sizin (menfaatiniz) için gökten bir suyu (sâdece) O indirmiştir de; sonra Biz onun sebebiyle, (bakanlarına) sevinç veren bir güzelliğe sâhip nice bostanlar bitirmişizdir. Onların (meyveleri vesâir vasıflarını yaratmanız bir yana) ağaçlarını(n kütüğünü bile) bitirmeniz sizin için (imkân dâhilinde) olmamıştır. Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır (ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Doğrusu onlar öyle (hatâlı) bir toplumdur ki (hak olan tevhîd inancından) sapmaktadırlar /(âciz varlıkları, böyle bir kudret sâhibine) denk tutmaktadırlar/.
اَمَّنْ جَعَلَ الْاَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَٓا اَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًاۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَۜ ﴿٦١
61﴿ (Dünyâda rahatça yerleşip güzelce yaşayabilmeniz için size hiçbir imkân sağlayamayan zavallı ilâhlar mı faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, yeri (düzgün bir hâlde döşeyerek onu canlılar için) bir yerleşim mahalli (sâdece) O yapmıştır, onun (topraklarının) aralarında nice nehirleri (ancak) O yaratmıştır, onun (kendi üzerinde bulunan şeyleri sallamaması) için sâbit dağları (sâdece) O belirlemiştir ve (tatlı ve tuzlu) iki denizin arasında da (birbirine karışmamaları için kudretinin eseri olarak) engelleyici bir şeyi (ancak) O yaratmıştır?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Doğrusu onların ekseriyeti (hak nedir, bâtıl nedir) bilmezler.
اَمَّنْ يُج۪يبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّٓوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَٓاءَ الْاَرْضِۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ قَل۪يلًا مَا تَذَكَّرُونَۜ ﴿٦٢
62﴿ (Kendilerine duâ edenlerin farkında bile olmayan ve size yeryüzünde hiçbir imkân sağlayamayan putlar mı daha faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, Kendisine duâ ettiği zaman, zorda kalan(ın yakarışın)a sürekli O icâbet ediyor, o kötülüğü (sâdece) O açıyor (ve kulunu feraha çıkarır) ve sizi (geçmiş ümmetlerin ardından) yerin (yönetiminin yetkili) halîfeleri (ancak) O yapıyor?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! (O’nun bunca tenbihlerine karşı nasîhat nâmına) çok az olan bir şeyle öğütleniyorsunuz! Tefsirlerde zikredildiğine göre; zora düşmüş bâzı kimselerin, kısa zamanda duâlarının kabûlünün eserini görmemeleri âyet-i kerîme ile çelişmez. Zîrâ Allâh-u Te‘âlâ’ya duâ eden bir kulun duâsının faydası, ya dünyâda ya da âhirette mutlaka kendisine dönecektir. Kimine dünyâda özel isteği verilmese de, istediğinden daha üstünü lütfedilmekte, kimine de istediği anda değil de, daha sonra verilmektedir. Bâzısı da hakkında hayırlı sanarak bir şey istemekte ama onun o isteği yerine getirilmeyerek kendi farkında olmadan ona iyilik yapılmaktadır. (el-Âlûsî)
اَمَّنْ يَهْد۪يكُمْ ف۪ي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَنْ يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِه۪ۜ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِۜ تَعَالَى اللّٰهُ عَمَّا يُشْرِكُونَۜ ﴿٦٣
63﴿ (Sizi yolculuklarınızda istediğiniz hedeflere ulaştırmaktan, kuraklığa tutulduğunuzda da, müjdeci rüzgârlar ve hayat veren yağmurlara kavuşturmaktan büsbütün âciz birtakım varlıklar mı sizin hakkınızda daha faydalıdır) yoksa O Zât mı ki, karanın ve denizin karanlık (yol)larında (yıldızlar, dağlar, rüzgârlar ve türlü türlü nakil vâsıtaları ile) sizi maksadınıza (ancak) O eriştirmektedir ve yine O Zât ki, rüzgârları rahmetinin (eseri olan yağmurun) öncesinde müjdeciler olarak (sâdece) O göndermektedir?! Allâh ile birlikte bir ilâh mı vardır(ki ibâdetinizi hak edebilsin)?! Onların ortak koşmakta oldukları şeylerden Allâh dâimâ çok yüce olmuştur!