HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْقَصَصِ  ٣٩٥ 
الجزء ٢٠

اِنَّ الَّذ۪ي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ لَرَٓادُّكَ اِلٰى مَعَادٍۜ قُلْ رَبّ۪ٓي اَعْلَمُ مَنْ جَٓاءَ بِالْهُدٰى وَمَنْ هُوَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ ﴿ ٨٥ ﴾ وَمَا كُنْتَ تَرْجُٓوا اَنْ يُلْقٰٓى اِلَيْكَ الْكِتَابُ اِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ ظَه۪يرًا لِلْكَافِر۪ينَۘ ﴿ ٨٦ ﴾ وَلَا يَصُدُّنَّكَ عَنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ بَعْدَ اِذْ اُنْزِلَتْ اِلَيْكَ وَادْعُ اِلٰى رَبِّكَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ ﴿ ٨٧ ﴾ وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠ كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ اِلَّا وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿ ٨٨ ﴾
سُورَةُالْعَنْكَبُوتِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
الٓمٓ۠ ﴿ ١ ﴾ اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ ﴿ ٢ ﴾ وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِب۪ينَ ﴿ ٣ ﴾ اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِ اَنْ يَسْبِقُونَاۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ ﴿ ٤ ﴾ مَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ اللّٰهِ فَاِنَّ اَجَلَ اللّٰهِ لَاٰتٍۜ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴿ ٥ ﴾ وَمَنْ جَاهَدَ فَاِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ لَغَنِيٌّ عَنِ الْعَالَم۪ينَ ﴿ ٦ ﴾

سُورَةُالْقَصَصِ  ٣٩٥ 
الجزء ٢٠
Kasas Sûresi  395 
Cüz  20

85  (Habîbim! Üzgün bir halde Mek ke’den çıktığını ve ona hasret çektiğini bilmekteyiz. Ama bir gün gele cek) şüphesiz ki sana Kur’ân’ı (okumanı ve hüküm leriyle amel etmeni) farz kılmış olan O Zât, elbette seni (, senin tarafından çok sevilen ve) alışılan yer (olan Mekke-i Mükerremey)e/(insanların sürekli uğrak ve) dönüş yeri (ola)n (Mekke-i Mükerremey) e/(ölümü nün ardından, cennette kimseye nasip olmayacak) pek büyük bir dönüş yerine/ geri çeviricidir. De ki: “Benim Rabbim, (benim gibi) hidâ yeti getirmiş olan kimseyi de, kendisi pek açık bir sapıklık için de bulunan (sizin gibi adamlar)ı da hakkıyla bilendir.”

86  (Habîbim! Mekke’ye geri döneceğinden ümitsiz olma! Nitekim nübüvvetten önce) sen bu kitabın sana vahyedileceğini de ummakta değildin. Lâkin Rab binden büyük bir rahmet olarak (böyle büyük bir kitaba mazhar kılındın)! O halde sakın sen o kâfirler(le iyi geçinmeye çalı şarak, onları idâre ederek ve bazı isteklerine olumlu cevap vererek kendilerin)e arka çıkan biri olma!

87  Sana indirilmelerinin ardından, sakın onlar seni Allâh’ın âyetlerin(i okumaktan ve onlarla amel etmek)den alıkoymasınlar. Sen (kimsenin engelleme sine aldırmadan, insanları sürekli) Rabbin(in tevhîd ve ibadetin)e davet et! Sakın ha (herhangi bir hususta kâfirlere yardımcı olarak) müşriklerden olma!

88  Allâh ile birlikte başka bir ilâha tapma! O’n dan başka hiçbir ilâh yoktur! O’nun Zât’ı dışında her şey helâk olucudur (zira O’ndan başka, varlığı kendinden olan hiçbir şey bulunmayıp, her şeyin var lığı O’na dayandığından, her an her şey yok olma tehli kesiyle karşı karşıya olduğu için, O’nun dışındakiler yok hükmündedir). (Her konuda geçerli olan karar ve) hüküm de ancak O’na âittir! Siz (ölümünüzün ardından diriltilerek) ancak O’na döndürüleceksiniz!

YİRMİDOKUZUNCU SÛRE-İ CELİLE
el-Ankebût
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 69 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Elif! Lâm! Mîm!

2  İnsanlar: “İman ettik!” dedikleri için, kendi leri imtihan(a tâbi) edilmeyecekleri bir halde bıra kılacaklarını mı sandı(lar)?

3  Andolsun ki; elbette Biz onlardan öncekileri de muhakkak imtihan etmiştik. (Fakat onlar dinlerine sımsıkı bağlı çıktılar, demir testerelerle ortadan ayrı lanlar, demir taraklarla etleri kemiklerinden sıyrılan lar bile dinlerinden dönmediler.) Yemin olsun ki; elbette Allâh (:“İman ettik!” söz lerinde) doğru olmuş o (samimi) kimseleri de kesin likle (ezelde bildiği gibi, imtihanlarla ortaya çıkararak, herkese) bil(dir)ecektir, kasem ol sun ki; elbette yalancıları da kesinlikle (böylece) bil(ip herkese bildir)ecektir.

4  Yoksa o (kâfirlik ve günahlar gibi) kö tü şeyleri yapmakta olanlar Bizi geç(ip azâbımızdan kendile rini kurtarabil)eceklerini mi sandı(lar)?! (Zanna da ya na rak) karar vermekte oldukları (bu) şey ne kötü olmuştur!

5  Her kim Allâh(ın cennet ve sevabın)a kavuşmayı ummaktaysa/her kim (ölümünün ardından diriltile rek) Allâh(ın hesabın) a kavuşmak tan korkmaktay sa/ , (Allâh-u Te`âlâ’nın emirlerini tutup yasaklarından kaçarak, umduğunu bulduracak ve korktuğundan kur taracak çarelere başvursun, zira) şüphesiz Allâh’ın (, sevap ve azâbın gerçekleşmesi için belirlediği) eceli elbette gelicidir! (Kullarının sözlerini hakkıyla işiten) Semî’ de, (herkesin tüm inanç ve hallerini lâyıkıyla bi len) Alîm de ancak O’dur. (Dolayısıyla herkese hak et tiği karşılığı verecektir.)

6  Her kim (ibadetlere devam edip, şehvetlerden geri durarak nefsiyle; ves veselerine kapılmayarak şey tanla; bir de Allâh’ın davasını yüceltme uğ runda kâfir lerle) cihad ederse, o ancak kendisi(nin menfaati) için mücâhede etmektedir. (Allâh’ın bun da bir kârı yoktur, zira) şüphesiz ki Allâh, elbette tüm âlemle r(in itaat ve ibadetlerin)den (istifâdeye muhtaç ol ma yan bir) Ğa niyy’dir.

Kasas Sûresi  395 
Cüz  20
cihanyamaneren