HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُلُقْمٰانَ  ٤١٠ 
الجزء ٢١

سُورَةُلُقْمٰانَ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
الٓمٓ۠ ﴿ ١ ﴾ تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْحَك۪يمِۙ ﴿ ٢ ﴾ هُدًى وَرَحْمَةً لِلْمُحْسِن۪ينَۙ ﴿ ٣ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَۜ ﴿ ٤ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿ ٥ ﴾ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ ﴿ ٦ ﴾ وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا وَلّٰى مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا كَاَنَّ ف۪ٓي اُذُنَيْهِ وَقْرًاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿ ٧ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ ﴿ ٨ ﴾ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقًّاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿ ٩ ﴾ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ ﴿ ١٠ ﴾ هٰذَا خَلْقُ اللّٰهِ فَاَرُون۪ي مَاذَا خَلَقَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ۜ بَلِ الظَّالِمُونَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ۟ ﴿ ١١ ﴾

سُورَةُلُقْمٰانَ  ٤١٠ 
الجزء ٢١
Lokmân Sûresi  410 
Cüz  21

OTUZBİRİNCİ SÛRE-İ CELİLE
el-Lokmân
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. Nehhâs (Rahimehullah)`dan gelen rivayete göre; 27, 28 ve 29. âyet-i kerîmeler, Medîne’de nâzil olmuştur. 34 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Elif! Lâm! Mîm!

2  İşte bunlar, o Hakîm olan (; o hatasız hükümler ve üstün hikmetlere sahip olan) Kitab’ın âyetleridir!

3  O (anlatılacak) güzel amel(leri) işleyenler için, (doğru yolu gösteren) büyük bir hidâyet ve yüce bir rahmet (eseri) olarak (indirilmiştir)!

4  O kimseler ki; o (farz) namaz(lar)ı hakkıyla kılarlar, zekâtı verirler ve özellikle âhirete sadece onlar (gözle görür gibi) yakînen iman ederler.

5  İşte onlar, Rablerinden gelen büyük bir hidâyet üzeredirler ve işte ancak onlar (korktuklarından emin olup) felâh (ve kurtuluş)a ericilerin tâ kendileridirler.

6  Ama insanlar içerisinden öylesi vardır ki; (yaptığı işin vebâli hakkında) bir bilgi(ye sahip) olmak sızın Allâh’ın yolundan (ve Kitabını dinlemekten insanları) saptırsın ve o (Allâh’ın yolu)nu bir eğlence (malzemesi) edinsin diye eğlendirici sözler satın almaktadır. İşte onlar, alçaltıcı pek büyük bir azap sadece onlar içindir.
Bu ve bir sonraki âyet-i celîle Nadr ibni Hâris hakkında inmiştir. Şöyle ki; o, Acem masallarıyla dolu birtakım kitapları satın alıp Kureyş’e okuyarak onlara: ‘’Muhammed size Âd ve Semûd haberlerini okuyorsa, ben de size Rüstem ve İsfendiyar hikâyelerini anlatıyorum!’’ diyor ve çalgıcı câriyeler satın alarak, İslâm’a girmek isteyenleri Kur’ân dinlemekten meşgul etmek için onlara şarkı söyletiyor ve İslâm’a ısınanlara câriyelerini gönderip cinsel tahrikte bulunarak, onları dinden engellemeye çalışıyordu. Bu sebeb-i nüzûlü esas alan müfessirlerin beyânına göre; eski medeniyetlere ait yalanlarla dolu masal, roman ve efsane kitapları, güldürü içerikli gösteriler, İslâm`a aykırı ve şehvet uyarıcı, ayrıca dînî ilimleri tahsil gibi lüzumlu vazifelerden meşgul edici şarkı, türkü, piyes, film ve diziler kabîlinden her türlü oyun ve eğlence, bu âyet-i celîlede kötülenen “Lehve’lhadîs” mefhûmuna dahildir. Nitekim Ebû Ümâme (Radıyallâhu anh)`dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): "Şarkıcı kadınları satmayın. onları satın almayın ve onlara (şarkı söylemeyi) öğretmeyin! Onlarla ilgili yapılan hiç bir ticârette hayır yoktur! (Kazandıkları) paraları da haramdır! İşte 'Allâh`ın yolundan saptırmak için eğlenceli sözler satın alan insanlar vardır...' âyeti bunlar hakkkında indirildi." (Tirmîzî, Tefsir: 32, No: 3195, 5/345-346) buyurmuştur. Bu yüzden İbni Mes'ûd, ibni Abbâs, Hasen, Ikrime ve Sa'id ibni Cübeyr (Radıyallâhu anhüm) gibi sahâbe ve tâbi'înin uluları, "Lehve`l-hadîs"i, "Çalgı" ile, onu satın alanları da, "Çalgı aletlerini Kur'ân`a tercih edenler" diye tefsir etmişlerdir. Hattâ ibni Mes'ûd ve İbni Abbâs (Radıyallâhu anhüm) bu görüşü, üç kere Allah`a yemin ederek tekrarlamışlardır. (Hâzin, Nesefî, Beyzâvî, Âlûsî)

7  O kişi üzerine Bizim âyet lerimiz art arda okunduğu zaman, kibirli biri olarak yüz çevirir, sanki onları işitmemiştir, sanki iki kulağında bir ağırlık (ve sağırlık) vardır. Artık sen onu çok acı verici bü yük bir azapla müjdele!

8  O kimseler ki, (Rablerinin âyetlerine) imanet miştirler ve (namaz, oruç, hac, zekât gibi) salih ameller işlemiştirler; şüphesiz ki nimetlerle dolu cen netler sadece onlara âittir.

9  İçerisinde ebedî kalıcılar oldukları halde! Allâh’ın sözü olarak (Kendisi bunu kullarına vaad etmiştir) ve (bu vaad) bir hak olarak (gerçeklik ka zanmıştır)! (Verdiği sözü yerine getirme gücüne sahip olan) Azîz de, (her işi hikmetli ve yaratıkların yarar larına uygun olan) Hakîm de ancak O’dur!

10  O (Allâh-u Te`âlâ), gökleri di rek ler olmaksızın yaratmıştır ki siz onları (bu şekilde) görmekte siniz./O, sizin görmekte olduğunuz direkler bulun maksızın gökleri yaratmıştır (, ama aslında sizin gör mediğiniz kudret direkleri mevcuttur)./ O, sizi (su üstündeki gemi gibi) sallamasın diye yer(yüzün)de sağlam dağlar koymuş ve hareket edebilen her (tür) canlıyı orada yaymıştır. Yine Biz gökten bir su indirmişizdir ve bu sebeple orada değerli ve faydalı her tür (bitki)den bitirmişizdir.

11  İşte bu(nlar), Allâh’ın yarattıklarıdır! Haydi gösterin bana ki; O’nun dışındaki o (â ciz) kimseler ne şey yaratabilmiş? Doğrusu o (şirk koşarak haddi aşan ve kendilerini ebedî azâba maruz bırakan) zâlimler pek açık ve çok büyük bir sapıklık içindedir(ler).

Lokmân Sûresi  410 
Cüz  21
cihanyamaneren