HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْاَحْزَابِ  ٤٢٢ 
الجزء ٢٢

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا ﴿ ٣٦ ﴾ وَاِذْ تَقُولُ لِلَّذ۪ٓي اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَاَنْعَمْتَ عَلَيْهِ اَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللّٰهَ وَتُخْف۪ي ف۪ي نَفْسِكَ مَا اللّٰهُ مُبْد۪يهِ وَتَخْشَى النَّاسَۚ وَاللّٰهُ اَحَقُّ اَنْ تَخْشٰيهُۜ فَلَمَّا قَضٰى زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ حَرَجٌ ف۪ٓي اَزْوَاجِ اَدْعِيَٓائِهِمْ اِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًاۜ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا ﴿ ٣٧ ﴾ مَا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ ف۪يمَا فَرَضَ اللّٰهُ لَهُۜ سُنَّةَ اللّٰهِ فِي الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُۜ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ قَدَرًا مَقْدُورًاۙ ﴿ ٣٨ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللّٰهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ اَحَدًا اِلَّا اللّٰهَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا ﴿ ٣٩ ﴾ مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَٓا اَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلٰكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّ۪نَۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا۟ ﴿ ٤٠ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَث۪يرًاۙ ﴿ ٤١ ﴾ وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَص۪يلًا ﴿ ٤٢ ﴾ هُوَ الَّذ۪ي يُصَلّ۪ي عَلَيْكُمْ وَمَلٰٓئِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَكَانَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَح۪يمًا ﴿ ٤٣ ﴾

سُورَةُالْاَحْزَابِ  ٤٢٢ 
الجزء ٢٢
Ahzab Sûresi  422 
Cüz  22

36  Ne inanan bir erkek, ne de inanan bir kadın için Allâh ve Rasûlü bir işe hükmettiği zaman onlar için; kendi işlerinden (diledikleri arasında) birini seçmeleri olamaz! (Bilakis onlara gereken, kendi görüşlerini, Allâh ve Rasûlünün re’yine tâbi kılmalarıdır.) Her kim Allâh(ın buyrukların)a ve Rasûlün(ün emirlerin)e isyan ederse, muhakkak ki o, pek açık bir sapıklıkla dalâlete düşmüştür.
Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), hala kızı olan Zeyneb binti Cahş (Radıyallâhu anhâ)`yı, evlâtlığı olan Zeyd ibni Hârise (Radıyallâhu anh) ile evlendirmek isteyince, o ve kardeşi Abdullah ibni Cahş (Radıyallâhu anhümâ), birbirlerine denk olmadıkları gerekçesiyle bu teklife soğuk baktıklarında bu âyet-i celîle inince hepsi bu evliliğe râzı geldiler.

37  Hani sen, Allâh’ın (İslâm’a muvaffakıyet ve senin gibi bir zâta evlâtlık olma nimetlerini) kendisine lütfetmiş bulunduğu, senin de (kölelikten âzâd edip evlât edinerek) kendisine iyilikte bulunmuş olduğun o (Zeyd ibni Hârise adındaki) kişiye: “Eşini (boşamayıp) kendin için tut ve (sana karşı takındığı kötü tutumu bahâne edip de, onu boşayarak kendisine zarar verme hususunda) Allâh’tan sakın!” diyordun ve sen insanlar(ın itirazların)dan korkarak (Allâh’ın sana: “Zeyd yakında hanımını boşayacak ve Ben seni onunla evlendireceğim!” diye vahyetmiş olduğu) bir şeyi kendi içinde gizliyordun ki, Allâh onu (mutlaka) açıklayıcıydı. Oysa Allâh, Kendisinden sakınmana daha lâyıktı. Sonra Zeyd on(u boşayıp, o kadın)dan (ilgi ve cinsî birleşme gibi) istekleri(ni) bitirince Biz seni onunla evlendirdik, tâ ki (boşayarak) kendilerinden istekleri(ni) bitirdikleri zaman, evlâtlıklarının eşleri(yle evlenmeleri) hakkında müminler üzerine hiçbir sıkıntı/hiçbir günah/ bulunma(dığı anlaşıl)sın! Zaten Allâh’ın (olmasını dilediği her bir) işi dâima yapılmış (bitmiş) bir şey olmuştur.
Ömer, ibni Mes`ûd ve Âişe (Radıyallâhu anhüm)ün beyanları vechi le; Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e bu âyet-i kerîmeden daha ağır bir vahiy indirilmemiştir ve Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) vahiyden bir şey gizleyecek olsaydı, elbette bu âyet-i kerîmeyi gizlerdi. Rivayetlerin özeti şudur ki; Hazreti Zeyd defâatle Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e gelip, eşi Zeyneb’i boşamak istediğini söylüyor, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bunun sebebini sorunca: “Kendisinden yanlış bir şey görmedim, ancak soyluluğu nedeniyle bana karşı büyüklük taslıyor ve diliyle bana eziyet ediyor!” diyordu. O arada Allâh-u Te`âlâ Habîbine, yakında Zeyd’in eşini boşayacağını ve Kendisinin onu Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e eş yapacağını bildirmişti. O sıra eşiyle kavga eden Hazreti Zeyd, yine Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e boşama izni için müracaat etmiş fakat Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), insanların: “Muhammed oğlunun hanımıyla evlendi!” gibi laflar ederek dinden çıkmalarından çekinmiş ve kendisine gelen vahyi ne zaman bildireceğine dâir bir emir almadığından, bu hususta geciktirme yapıp, süreci takip etme yönünde ictihatta bulunarak, o an için bu bilgiyi içinde gizlemiş ve Hazreti Zeyd’e: “Allâh’tan kork, eşini boşama!” diyerek yol göstermiştir. Bunun üzerine Allâh-u Te`âlâ ona: “Sen geciktirmeden bunu Zeyd’e söylemeliydin!” buyururcasına, vahyi söyleme zamanıyla ilgili ictihadındaki hatası nedeniyle hoş bir sitemde bulunmuştur. Dolayısıyla, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in içinde gizlediği şey, sadece Hazreti Zeyneb’in kendisine eş olacağı hususudur. “İnsanlardan korkma” ifade-i celîlesi ise, asla “İnsanların laflarından korkarak Îlâhî emri geciktirme” manasında olmayıp, sadece “İnsanların, kendisi hakkında kötü düşünerek kâfir olacakları endişesini taşıma” anlamındadır. İşte âyet-i kerîmenin zâhirine tıpatıp uyan ve peygamberlerin yüce makamına yakışan îzâh tarzı ancak budur!

38  (Evleneceği kadınların sayısıyla alâkalı olarak) Al lâh’ın kendisi için takdîr buyurduğu/helâl ettiği/ bir şey hususunda o Nebî üzerine hiçbir sıkıntı/hiçbir günah/ olamaz! Allâh’ın, (Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`den) daha önce geçmiş olan kimseler hakkında ki sünneti (ve sürekli âdeti) olarak (Kendisi bunu meşrû etmiştir)! (Şöyle ki; Allâh geçmiş peygamberlere de nikâh hususunda geniş müsâadeler vermişti. Nitekim Dâvûd ve Süleyman (Aleyhimesselâm)`a Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aley hi ve Sellem)`den çok daha fazla eşler lüt fetmişti.) Allâh’ın (ol masını dilediği) işi dâima takdir edil(erek, yerini bulması kesinleş)miş bir kader olmuştur.

39  (Daha önce geçmiş olan peygamberler) o kimseler (dir) ki; Allâh’ın elçilik (görev)lerini (ümmetlerine ulaş tırıp) tebliğ ederler de, (işledikleri ve bıraktıkları her şey hakkında) O’ndan korkarlar ve kendileri Allâh’tan baş ka hiçbir kimseden korkmazlar! Zaten (korkulan şeyler den kurtarmada yeterli ve küçük-büyük tüm günahlardan hesap soracak bir) Hasîb olarak Allâh yeterli olmuştur!

40  Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin (gerçek) babası değildir (ki, baba-evlât arasında sabit olan haklar ve yasaklıklar, onunla bir başkası arasında geçerli olsun)! Lâkin (o,) Allâh’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur!/Peygamberlerin (tasdikçisi olan) mührüdür!/ Allâh (son peygamber olmaya kimin lâyık olduğu dâhil) her şeyi dâima (hakkıyla bilen bir) Alîm olmuştur.
Âlûsî (Rahimehullâh)`ın beyanına göre; bu âyetten anlaşıldığı üzere, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`den sonra kimseye peygamberlik verilmeyecektir. Buna göre; İsâ (Aleyhisselâm)`ın âhir zamanda inmesi buna ters düşmez. Zira o, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`den önce peygamberliğe kavuşmuştu. Dolayısıyla onun inişi, yeni bir peygamber olarak değil, kendi duasının kabulünün bir eseri olmak üzere, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e ümmet olma vasfıyla gerçekleşecektir. Artık şu iyi bilinmelidir ki; bu gibi âyetleri öne sürerek, İsâ (Aleyhisselâm)`ın inişini inkâr edenler, ne kadar hoca geçinseler de, inanılması zarûri olan bir konuyu reddettiklerinden kâfir sayılmışlardır. Zira bu konudaki rivayetler manevî tevâtüre ulaştığından bu konu icmâ’ ile sabittir. Ayrıca bakınız: Zührûf Sûresi: 61

41  Ey iman etmiş olan kimseler! Al lâh’ı (vakitlerinizin ekserisinde takdîs, teh lîl ve tahmîd gibi birçok övgü çeşitleriyle) çokça anarak zikredin!

42  (Özellikle en şerefli vakitler olan) gündüz başında ve gün sonunda da O’nu tesbîh (ederek ve namaz kıla rak tüm noksan sıfatlardan tenzîh) edin!

43  Ancak O’dur O Zât ki; Kendisi (rahmet yağdırarak) ve melekleri (günahlarınızın affı için istiğfarda bulunarak) size salât etmektedir! Nihâyet O sizi (Allâh’ı bilmemek ve O’na karşı gelmek gibi) karanlıklardan (ma rifet ve tâat) nur(un)a çıkarsın diye! Zaten O, müminlere dâima (çok acıdığı için iki cihan saâdetlerini temine özen gösteren bir) Rahîm olmuştur.

Ahzab Sûresi  422 
Cüz  22
cihanyamaneren