HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُفَاطِرٍ  ٤٣٤ 
الجزء ٢٢

وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَۜ وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ ﴿ ٤ ﴾ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ ﴿ ٥ ﴾ اِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوًّاۜ اِنَّمَا يَدْعُوا حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ اَصْحَابِ السَّع۪يرِۜ ﴿ ٦ ﴾ اَلَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ۟ ﴿ ٧ ﴾ اَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ فَرَاٰهُ حَسَنًاۜ فَاِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۘ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ ﴿ ٨ ﴾ وَاللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُث۪يرُ سَحَابًا فَسُقْنَاهُ اِلٰى بَلَدٍ مَيِّتٍ فَاَحْيَيْنَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ كَذٰلِكَ النُّشُورُ ﴿ ٩ ﴾ مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَم۪يعًاۜ اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُۜ وَالَّذ۪ينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّـَٔاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَمَكْرُ اُو۬لٰٓئِكَ هُوَ يَبُورُ ﴿ ١٠ ﴾ وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ اَزْوَاجًاۜ وَمَا تَحْمِلُ مِنْ اُنْثٰى وَلَا تَضَعُ اِلَّا بِعِلْمِه۪ۜ وَمَا يُعَمَّرُ مِنْ مُعَمَّرٍ وَلَا يُنْقَصُ مِنْ عُمُرِه۪ٓ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌ ﴿ ١١ ﴾

سُورَةُفَاطِرٍ  ٤٣٤ 
الجزء ٢٢
Fâtır Sûresi  434 
Cüz  22

4  Onlar seni yalanlıyorlarsa, senden önce de nice kıymetli rasûller gerçekten yalanlanmıştır. Bütün işler ancak Allâh’a dön dürülecektir!

5  Ey insanlar! Şüphesiz Allâh’ın (, kullarını diril tip hesaba çekeceğine dâir) vaadi (değiştirilmesi dü şü nü le meyecek) bir haktır! Artık o en alçak (dünya) hayat(ı) sa kın ha sizi aldat(arak geçici keyiflerine meftun bırakıp, Allâh’a karşı mesuliyetlerinizi yerine getirmekten ve O’nun katındaki mükâfatları kazanmaktan alıkoy)masın! O son derece aldatıcı olan (şeytan) da sakın ha sizi (günahlara sürükleyip “Ne yaparsanız yapın,) Allâh (sizi affeder, zaten O son derece affedicidir!” gibi laf lar) ile aldatmasın!

6  Gerçekten şeytan sizin için (eski ve) büyük bir düşmandır. Öyleyse siz de onu bir düşman edinin (de, inanç ve amellerinizin hiçbirinde ona uymayıp, hakîki dostunuz olan Allâh-u Te`âlâ’ya itaat edin)! O, taraftarla rını ancak o son derece tutuşturulmuş ateşin arka daşlarından olmaları için (nefsin arzusuna uymaya) davet etmektedir.

7  O (şeytanın davetine icâbet ederek) kâfir olmuş kimseler; pek şiddetli büyük bir azap sadece on lara aittir! Ama o kimselerki (Rahmân’ın da ve tine icâbet ederek) iman (şartlarına şüphesiz bir şekilde itikat) etmişlerdir ve (namaz, oruç, hac, zekât gibi) sâlih ameller işlemişlerdir; pek büyük bir bağışlanma ve çok büyük bir mükâfat da sadece onlar içindir.

8  Hiç o (kötülükten sakınıp iman ve amel-i salihi tercih eden) kişi (o kimseyle eşit) mi(dir) ki, (şirk gi bi) kötü amel(ler)i (şeytan tarafından can çekici bir hâle getirilerek) ona süslü gösterilmiştir de, bu ne denle o onu güzel bir şey olarak görmüştür. (Şey tanın süslemesiyle bir kişinin çirkini güzel görmesi uzak görülemez.) Çünkü şüphesiz Allâh (yanlış yolu seçtiğini bildiği için, saptırmayı) dile diği kimseyi dalâlete düşü rür, (hidâyeti seçtiğini bildiği için doğru yola iletme yi) dilediği kimseyi de hidâyete erdirir. Öyleyse se nin (değerli) nefsin onlar(ın inanmamaların)a karşı birtakım üzüntülere (kapılıp) gitmesin! Muhak kak ki Allâh onların sanat hâline getirerek yapmakta oldukları şeyleri (hakkıyla bilip karşılığını vere cek olan bir) Alîm’dir.

9  Allâh’tır ancak O Zât ki; rüzgârları gönder miştir de, onlar hemen bir bulutu harekete geçi rirler. Sonra Biz onu (kuraklıktan dolayı) ölü bir (halde bulunan) beldeye sevk etmişizdir de, ölümünün ardından o toprağı onun (yağdırdığı yağmur)la he men diriltmişizdir. İşte (ölümlerinin ardından kulları) diriltmek de ancak böylece (kolay bir şekilde gerçekle şecek)dir.

10  Her kim izzet (ve şeref) arzulamakta olduy sa, (âciz putların kapısını bıraksın da, her şeye gücü yeten Allâh’a itaat etsin. Zira) izzetin tamamı bütü nüyle ancak Allâh’a âittir! (Tevhîd, tes bîh, tahmîd ve tekbîr gibi) o pâk sözler ancak O(nun kabul maka mı)na yükselir. (Namaz, oruç, hac, zekât gibi ) o salih amel ise, onu da (ancak) o (tevhîd kelimesi) yükseltir. (Zira imansız hiçbir amel kabul görmez.)/O sâlih amel ise, onu (o zikirlerin değerini) o yükseltir. (Farzları terk eden bir müminin yaptığı zikirler amel defterine yazıl maktaysa da, tam manasıyla bir makbûliyet farzlar eda edilmeden hâsıl olmaz.)/ Ama o kimseler ki (Dârün-nedve’de toplanıp, İslâm’a karşı) o kötü hileleri kurmaktadırlar; (daya nılamayacak çok şiddetli büyük bir azap özellikle onlar içindir. İşte (Allâh’ın mekri değil de) onların tuza ğı,sadece o bozulacak (ve önünde sonunda etkisiz kalacak)tır!

11  Allâh sizi(n babanızı, kuru-kara) bir toprak tan, sonra (onun neslini, meni diye bilinen) sâfî azı cık bir sudan yaratmış, daha sonra sizi (erkekler ve dişiler hâlinde) birtakım eşler yapmıştır. O’nun ilmiyle (ve sonsuz bilgisi dâhilinde) olmak sızın hiçbir dişi yüklenemez ve doğuramaz! Uzun ca yaşatılan hiçbir kimsenin ömrü uzatıl(arak akra nından fazla yaşa)maz, onun ömründen bir şey de eksiltil(erek diğerlerine göre kısa bir ömür sür)mez ki, (bütün bunlar Levh-i Mahfûz nâmındaki) bir Kitap’ta (kayıtlı) bulunmasın! İşte gerçekten de bu(nca hâdi senin bir kitapta kaydı), Allâh’a göre pek kolaydır!

Fâtır Sûresi  434 
Cüz  22
cihanyamaneren