HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْبَقَرَةِ  ٤٥ 
الجزء ٣

وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ ﴿ ٢٧٠ ﴾ اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ ﴿ ٢٧١ ﴾ لَيْسَ عَلَيْكَ هُدٰيهُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَلِاَنْفُسِكُمْۜ وَمَا تُنْفِقُونَ اِلَّا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ اللّٰهِۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ ﴿ ٢٧٢ ﴾ لِلْفُقَرَٓاءِ الَّذ۪ينَ اُحْصِرُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ لَا يَسْتَط۪يعُونَ ضَرْبًا فِي الْاَرْضِۘ يَحْسَبُهُمُ الْجَاهِلُ اَغْنِيَٓاءَ مِنَ التَّعَفُّفِۚ تَعْرِفُهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۚ لَا يَسْـَٔلُونَ النَّاسَ اِلْحَافًاۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ خَيْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ۟ ﴿ ٢٧٣ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ بِالَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ ﴿ ٢٧٤ ﴾

سُورَةُالْبَقَرَةِ  ٤٥ 
الجزء ٣
Bakara Sûresi  45 
Cüz  3

270  (Allâh yolunda veya şeytan uğrunda, az-çok, gizli-açık) nafaka olarak ne harcarsanız veya (sevap-günah, şartlı-şartsız) nezir olarak ne adarsanız, şüphesiz ki Allâh onu bilmekte (ve ona göre karşılığını vermekte)dir. (Hayırlara engel olup, kötü yolda adak ve harcamada bulunarak kendilerine zarar vermiş olan) o zâlimler içinse, yardımcılardan hiçbiri yoktur (ki, Allâh-u Te`âlâ’nın azâbından onları kurtarabilsinler).

271  (Habîbim! “Sadakanın gizli olanı mı yoksa açıkça verileni mi daha fazîletlidir?” diye soranlara Benim tarafımdan şöylece bildir:) Eğer sadakaları (vermeyi) açıkça yaparsanız, o ne güzel şeydir! Ama eğer onları gizlerseniz ve onları (rastgele her isteyene değil de, gerçekten ihtiyaç sahibi olan) fakirlere (bu şekilde kimseye duyurmadan ve göstermeden) verirseniz, işte bu sizin (gösterişten uzak kalıp ihlâsa ulaşabilmeniz) için daha iyidir. O (Allâh-u Te`âlâ), (verdiğiniz sadakalar sebebiyle tüm günahlarınızı olmasa da,) kötü işlerinizden bir kısmını sizden ört(üp mağfiret ed)er. Allâh (gizli-açık tüm) yapmakta olduğunuz şeyleri(n görünen ve görünmeyen bütün yönlerini çok iyi bilen ve küçük-büyük hiçbir ameli görmezden gelmeyip, yaptıklarınızın tamamının karşılığını verecek olan bir) Habîr’dir.

272  (Ey Habîbim!) Onları (doğru yola ulaştırma anlamında) hidâyet etmek, senin üzerinde (bir sorumluluk) değildir. (Sen insanlara ancak doğru yolu gösterebilen bir müjdeci ve uyarıcısın! Dolayısıyla senin vazifen açık bir duyurudan başkası değildir!) Velâkin Allâh (doğru yola ulaştıracak özel hidâyeti yaratarak) dilediğini hidâyet etmektedir (ki, o diledikleri de, hidâyeti seçtiklerini bildiği kişilerdir). Hayır (niyetiyle mal)dan (az-çok) neyi verecek olursanız, (bunun menfaati âhirette ancak) kendileriniz içindir. (Öyleyse kötü şeyler vererek yahut başa kakma ve gösteriş gibi günahlar işleyerek hayrınızı iptal etmeyin. Ey müminler!) Zaten siz Allâh’ın vechini (; Zât’ını ve rızasını) aramaktan başka bir şey için infak etmezsiniz. Hayır (yapmak üzere mal)dan ne infak ederseniz, (sevabı) size tastamam ödenecektir.Ve siz (mükâfatlarınız eksiltilerek) zulme uğratılmayacaksınız.

273  (Yapacağınız hayırlar,) o fakirlere âittir ki; onlar Allâh yolunda (yaptıkları cihattan ve mesâilerini ilim yolunda harcadıklarından dolayı, çalışıp kazanmaktan) engellenmişlerdir de, (bu sebeple) yer( yüzün)de (geçim temini için) herhangi bir dolaşma imkânı bulamamaktadırlar. İffetli davranışta bulunma(ları) yüzünden (dilenemedikleri için), (durumlarını) bilmeyen kişi onları zengin kimseler zanneder. (Habîbim!) Sen sîmâlarıyla onları tanırsın (, zayıflık, dağınıklık ve yüzlerinin sararması gibi birtakım belirtilerle kendilerinin zor durumda olduklarını hemen anlarsın). Onlar (yüzsüzlük edip) insanlardan ısrarla (bir şey) istemezler (, zaruretten dolayı isteseler de ısrarcı olmazlar). Hayır (olarak mal)dan ne infak ederseniz, şüphesiz ki Allâh onu (çok iyi bilip, karşılığını verecek olan bir) Alîm’dir.

274  O kimseler ki; gece-gündüz, gizli ve âşikâr (demeden, her hâlükârda İslâm’ın yücelmesi uğrunda) mallarını harcamaktadırlar; işte bu sebeple ecirleri Rableri katında kendileri için (hazır edilmiş)dir. Onlar üzerine hiçbir (suretle) korku yoktur ve (başkaları üzülürken) ancak onlar (dünyada bıraktıklarına) mahzun olmayacaklardır.
Bu âyet-i kerîme, Ebû Bekr-i Sıddîk, Ali ibni Ebî Tâlib ve Abdurrahmân ibni Avf (Radıyallâhu Anhüm) gibi zâtlar hakkında nâzil olmuştur, şöyle ki; Hazret-i Sıddîk (Radıyallâhu anh), tasadduk ettiği kırk bin dînârın onbinini gece, on binini gündüz, on binini gizli, on binini de âşikâr olarak dağıtmıştır. Ali (Radıyallâhu anh) da geceleyin ashâb-ı suffeye bir ölçek hurma göndermiş, ayrıca elinde bulunan dört dirhemin birini gece, birini gündüz, birini gizli, birini âşikâr olarak tasadduk etmiştir. Abdurrahmân ibni Avf (Radıyallâhu anh) ise onlara gündüz vakti birçok dînâr göndermiştir. Âyet-i celîlenin; Allâh yolunda cihat için at yetiştiren mücâhitler hakkında nâzil olduğu da söylenmiştir. Çünkü onlar, gece-gündüz, gizli ve âşikâr dâima o atların bakımıyla ilgilenmektedirler. Âyet-i kerîmede; gecenin gündüzden, gizlinin de âşikârdan önce zikredilmesi, gizli sadakanın, açık verilenden daha üstün olduğuna işâret etmektedir.

Bakara Sûresi  45 
Cüz  3
cihanyamaneren