HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْجَاثِيَةِ  ٤٩٨ 
الجزء ٢٥

سُورَةُالْجَاثِيَةِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
حٰمٓۜ ﴿ ١ ﴾ تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ ﴿ ٢ ﴾ اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَ ﴿ ٣ ﴾ وَف۪ي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَٓابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَۜ ﴿ ٤ ﴾ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ ﴿ ٥ ﴾ تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۚ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِه۪ يُؤْمِنُونَ ﴿ ٦ ﴾ وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ ﴿ ٧ ﴾ يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿ ٨ ﴾ وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْـًٔاۨ اتَّخَذَهَا هُزُوًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌۜ ﴿ ٩ ﴾ مِنْ وَرَٓائِهِمْ جَهَنَّمُۚ وَلَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْـًٔا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۜ ﴿ ١٠ ﴾ هٰذَا هُدًىۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٍ۟ ﴿ ١١ ﴾ اَللّٰهُ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ ف۪يهِ بِاَمْرِه۪ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَۚ ﴿ ١٢ ﴾ وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا مِنْهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿ ١٣ ﴾

سُورَةُالْجَاثِيَةِ  ٤٩٨ 
الجزء ٢٥
Câsiye Sûresi  498 
Cüz  25

KIRKBEŞİNCİ SÛRE-İ CELİLE
el-Câsiye
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 37 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Hâ! Mîm!

2  O kitabın indirilişi, O Azîz ve Hakîm olan (; inkârcılardan intikam alma gücüne sahip olan ve bütün hükümleri hikmetli ve isabetli bulunan) Allâh tarafındandır.

3  Şüphesiz ki; inananlar(ın imanını güçlendirmek) için göklerde (bulunan güneş, ay, yıldızlar ve bulutlarda) ve yerde(ki dağlar, denizler ve ağaçlar gibi yaratıklarda) elbette çok büyük nice âyetler vardır.

4  Ayrıca sizi yaratmasında ve (dünyaya) yaymış bulunduğu hareketli canlılarda, (gerçeklere, olduğu gibi) yakînen inanmakta bulunan bir toplum için nice büyük âyetler bulunmaktadır.

5  Geceyle gündüzün birbiri peşine gelişinde/gece ile gündüzün (renklerinin karanlık ve aydınlık ola rak farklılık arz etmesinde, sürelerinin de mevsimlere göre bazen artıp bazen eksilerek) ihtilaf edişinde/; bir de Allâh’ın, ölümünün ardından yeri kendisiyle diriltmiş olduğu rızkı(n yegâne sebebi olan yağmuru) gökten indirmesinde ve rüzgârların (yön den yöne, şekilden şekle) çevrilmesinde, (iyice düşünerek ger çekleri) anlayabilen bir kavim için çok büyük nice âyetler vardır (ki, onların her biri Allâh-u Te`âlâ’nın her şeye Kâdir olduğunu açıkça ortaya koymaktadır).

6  (Habîbim!) İşte bunlar Allâh’ın âyetleridir ki, Biz onları sana (, ne Ehl-i Kitab’ın, ne de tarihçilerin şüphe edemeyeceği şekilde gerçeğe uygun olan bir) hak ile iç içe olarak art arda okumaktayız. Artık Allâh’tan ve âyetlerinden sonra hangi kelâma inanacaklar?

7  Büyük bir helâk vardır, o (Ebû Cehil ve Nadr ibni Hâris gibi) her çok yalancı ve pek günahkâr kimse için ki;

8  Allâh’ın âyetlerini, karşısında art arda okunurken duymaktadır da, sonra onları hiç duymamış gibi, son derece kibirli bir halde (kâfirliğinde) ısrarcı olmaktadır. Artık sen onu çok acı verici büyük bir azapla müjdele!

9  O kişi Bizim âyetlerimizden bir şey bildiği zaman (, sadece onunla dalga geçmekle yetinmeyip,) onları(n tümünü) bir eğlence (malzemesi) edinir. İşte onlar, alçaltıcı büyük bir azap sadece onlar içindir.

10  Önlerinden doğru cehennem (onları beklemektedir)! Ne kazanmış oldukları (mal ve evlât gibi) şeyler, ne de Allâh’ı bırakıp birta kım dostlar edin miş oldukları (putlar ve benzeri) şeyler (Allâh’ın azâ bından) en ufak bir şeyi da hi onlardan savuştura mayacaktır. Üstelik onlar için (mâhiyeti tam manasıyla idrak edileme yecek kadar) pek büyük bir azap vardır.

11  İşte bu (Kur’ân), hidâ yetin ta kendisidir! Ama o kimseler ki Rablerinin âyetlerini inkâr etmişlerdir, çok acı verici en şiddetli ve pek büyük bir azap sadece onlar içindir.

12  Ancak Allâh’tır O Zât ki, denizi (, tahta ve demir gibi şeylerin kendisinde rahatça yüzebileceği şe kilde düz bir yüzeye sahip kılarak) sizin (yararınız) için emre âmâde kılmıştır. Tâ ki O’nun emri (ira desi ve rüzgâra buyruğu) ile gemiler onda akıp git sin, böylece siz (deniz ticâretiyle) O’nun fazlından (rızkınızı) arayasınız ve bir de siz (Allâh-u Te`âlâ’nın bunca nimetine) şükredesiniz!

13  O (Rabbiniz), göklerde olanları da, yer-(yüzün)de bulunanları da Kendi tarafından (bir rah met eseri olarak) topluca sizin (görünen ve görün meyen birtakım menfaatleriniz) için emre âmâde kılmıştır. İşte (Allâh-u Te`âlâ’nın muhteşem sanatları hak kında) iyice düşünmekte olan bir toplum için, gerçekten de bun(lar)da elbette çok sayıda pek büyük âyetler vardır.

Câsiye Sûresi  498 
Cüz  25
cihanyamaneren