HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُاٰلِ عِمْرٰنَ  ٥١ 
الجزء ٣

اَلَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَٓا اِنَّنَٓا اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِۚ ﴿ ١٦ ﴾ اَلصَّابِر۪ينَ وَالصَّادِق۪ينَ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْمُنْفِق۪ينَ وَالْمُسْتَغْفِر۪ينَ بِالْاَسْحَارِ ﴿ ١٧ ﴾ شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِمًا بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ ﴿ ١٨ ﴾ اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ ﴿ ١٩ ﴾ فَاِنْ حَٓاجُّوكَ فَقُلْ اَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّٰهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِۜ وَقُلْ لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْاُمِّيّ۪نَ ءَاَسْلَمْتُمْۜ فَاِنْ اَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوْاۚ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِ۟ ﴿ ٢٠ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْفُرُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيّ۪نَ بِغَيْرِ حَقٍّۙ وَيَقْتُلُونَ الَّذ۪ينَ يَأْمُرُونَ بِالْقِسْطِ مِنَ النَّاسِۙ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿ ٢١ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ حَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۘ وَمَا لَهُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ ﴿ ٢٢ ﴾

سُورَةُاٰلِ عِمْرٰنَ  ٥١ 
الجزء ٣
Âl-i İmrân Sûresi  51 
Cüz  3

16  (Methedilen cennetler) o kimseler (için hazırlanmıştır) ki: ‘Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz (davetine icâbeten) iman ettik. Öyleyse (sözünü yerine getirerek) bizim için günahlarımızı mağfiret et ve (fazl u kereminle) bizi o (cehennem) ateşin(in) azâbından koru!’ demektedirler.

17  (Emirleri tutmaya, yasaklardan sakınmaya ve karşılaştıkları belâlara karşı) sabredenleri, (niyetlerinde, sözlerinde ve tüm işlerinde) doğru olanları, (itaat ve duaya devam ederek) kunût yapanları, (mallarından bir kısmını Allâh yolunda harcayarak) infak edenleri ve(günahlarının affı için) seher (vakit)ler(in)de istiğfarda bulunanları (özellikle methederim)!”

18  Allâh, şüphesiz (taksim ve tayin ettiği rızıklarla eceller, kullarına emir buyurduğu hükümler ve karşılığında vaat ettiği sevaplarla azaplar dâhil hiçbir hususta) Kendisinden başka adâleti (icrâ ve) ikame etmekte olan hiçbir ilâh bulunmadığı gerçeğine şâhitlikte bulunmuştur. (O’nun büyük kudretini gören) melekler ve ilim sahipleri (olan peygamberler ve âlimler) de (aynı şâhitliği ikrar etmiştir). O (hiç yenilmeyip dâima gâlip gelen ve her işi yerli yerinde olan) Azîz ve Hakîm olan Zât’tan başka hiçbir ilâh yoktur!

19  Şüphesiz ki Allâh nezdinde o (gerçek ve makbul) din ancak İslâm’dır. O kendilerine (Tevrât ve İncîl) kitap(ları) verilmiş olan (Yahudi ve Hristiyan)lar, (İslâm’ın hak olduğuna dâir kesin) ilim onlara geldikten sonra, (hak ve hakikati anladıkları halde) ancak aralarında bulunan bir kıskançlıktan dolayı ayrılığa düşmüştür.(Bu yüzden Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in ve İslâm’ın doğruluğuna, Uzeyr ve Îsâ (Aleyhimüsselâm)ın Allâh’ın kulu olduğuna inanmak gibi itikadî konularda hak üzere birleşememişlerdir. Kimi Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`i ve İslâm’ı tümüyle nefyetmiş, kimi; Araplara mahsus olarak doğru kabul etmiş, kimi Îsâ ve Uzeyr (Aleyhimesselâm)ı Allâh’ın kulu ve rasûlü olarak görmüş, kimi de oğlu kabul ederek kâfir olmuştur.) Her kim Allâh’ın (kitaplarının) âyetlerini (ve hak dinin ancak İslâm olduğuna delâlet eden huccetleri) inkâr ederse şüphesiz ki Allâh, muhâsebesi pek çabuk olan Zât’tır. (Tüm kullarının hesabını, dünya saatlerinden altı saate denk gelen kısa bir süre içinde tamamlayacaktır.)

20  (Habîbim! Bunca deliller getirdikten sonra) artık eğer (Yahudi ve Hristiyanlar yine de) seninle (din konusunda) çekişecek olurlarsa, o zaman de ki: “Ben de kendimi Allâh’a teslim ettim, bana hakkıyla uymuş olan(lar) da!” (Demek ki; peygamberlerin ve âyetlerin kendisine davet ettiği ve bunca delillerin lehine kâim olduğu dosdoğru din, Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın O’na kayıtsız şartsız teslim olarak Müslüman olmaktır. Sizin yolunuz ise; peygamberlere Allâh’ın oğlu diyerek ve kitaplarınızın işinize gelmeyen hükümlerini değiştirerek şirk koşmaktır ki bu, “Kendini Allâh’a teslim etme” mefhumuna tamamen zıttır.)
(Habîbim!) Yine o kendilerine kitap verilmiş olan kimselere ve (Arap müşrikleri gibi okuma yazma bilmeyen kitapsız) ümmîlere: ‘‘(Bana uyanlar İslâm’a girdiği gibi) siz de İslâm’a girdiniz mi? (Yoksa hâlâ kâfirliğinize devam mı edeceksiniz?)’’ de! Artık eğer İslâm’ı kabul ederlerse, gerçekten (sapıklıktan ayrılıp, doğru yola) hidâyet bulmuşlardır. Ama eğer (hak dîni kabulden) yüz çevirirlerse, (sana bir zarar veremezler. Zira) senin üzerine düşen (onları doğru yola kavuşturmak değil,) ancak tebliğ (vazifesi)dir. Allâh tüm kulları(n yaptıklarını hakkıyla görüp bilen ve hak ettikleri karşılıkları mutlaka verecek olan bir) Basîr’dir.

21  Şüphesiz o (Yahudi ve Hristiyan) kimseler ki; Allâh’ın âyetlerini inkâr etmektedirler, (kendilerince de meşrû’ ve) hak olmayan bir nedenle o peygamberleri öldürmektedirler ve insanlar içinden adâletle emretmekte olan kimseleri katletmektedirler; işte onları çok acı verici büyük bir azapla müjdele!

22  İşte onlar, ancak öyle kimselerdir ki; yaptıkları (iyilikler) dünyada da âhirette de boşa gitmiştir. (Bu yüzden kendilerine dünyada lânet ve rüsvaylık, âhirette de sonsuz azap vardır. İki cihanda da) onlar için (Allâh’ın azâbına karşı) yardımcılardan hiçbiri de yoktur.

Âl-i İmrân Sûresi  51 
Cüz  3
cihanyamaneren