HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْفَتْحِ  ٥١٤ 
الجزء ٢٦

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًاۘ س۪يمَاهُمْ ف۪ي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِۜ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرٰيةِۚۛ وَمَثَلُهُمْ فِي الْاِنْج۪يلِ۠ۛ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْـَٔهُ۫ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِه۪ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغ۪يظَ بِهِمُ الْكُفَّارَۜ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا ﴿ ٢٩ ﴾
سُورَةُالْحُجُرَاتِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ ﴿ ١ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَرْفَعُٓوا اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ اَنْ تَحْبَطَ اَعْمَالُكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿ ٢ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَغُضُّونَ اَصْوَاتَهُمْ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ امْتَحَنَ اللّٰهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوٰىۜ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ عَظ۪يمٌ ﴿ ٣ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ يُنَادُونَكَ مِنْ وَرَٓاءِ الْحُجُرَاتِ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ﴿ ٤ ﴾

سُورَةُالْفَتْحِ  ٥١٤ 
الجزء ٢٦
Fetih Sûresi  514 
Cüz  26

29  (O hak din ile gönderilen zât) Allâh’ın rasûlü Muhammed’dir. Onunla birlikte olan o (mümin) kimseler; kâfir lere karşı pek şiddetlidirler (, o derece ki; değil onla rın beden lerine dokunmak, elbiselerinin, onların giy si le ri ne değmesinden dahi sakınırlar), ken di aralarında ise çok merhametlidirler (, bu yüz den birbirlerini gör düklerinde mutlaka mu sâ fahalaşırlar ve kucaklaşırlar).(Ey görebilen! Habîbimin ashâbı o kadar çok namaz kılarlar ki;) sen onları sürekli rükû e denler ve secde yapanlar olarak görürsün; on lar Allâh’tan bir lütuf ve (sevap, bir de) rıza(ve hoşnutluk) aramaktadırlar. Yüzlerindeki a lâ metleri ise, secde eserindendir (; böylece onları görenler geceleri uzunca secdede kal ma larından dolayı yüzlerinde kimsede görülmeyen bir nur ve parlaklık, heybet ve vakar, hu şû ve tevazu belirtile ri fark ederler. İbadet e denlerin içlerinden yüzlerine vuran bu nur, zen cilerin yüzünde dahi görülebilen bir parlaklıktır. Kıyâmet gününde ise, secde yaptıkla rı uzuvlar ayın on dördü gibi parlayacak ve böylece on lar dünyada Allâh’a secde etmiş olma vasfıyla tanına caklardır). İşte bu, onların Tevrât’taki ilginç vasıflarıdır! Onların İncîl’deki acayip sıfatlarıysa; filizini çı karmış bir ekin gibidir ki, o (filiz) onu kuvvetlendir miş, bu sebeple o iyice kalınlaşmış ve derken kök leri üzerinde doğru düzgün durabilmiştir, böylece (kısa bir zamanda iyice serpilip güçlenmesi ve güzel görüntüsü) ekicileri hayran bırakmaktadır. (İşte Allâh-u Te’âlâ bir tek Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile başlatmış olduğu İslâm davasını, Ebû Bekir ile filizlen dirmiş, Ömer ile güçlendirmiş, Osman ile sağlamlaştır mış, Ali (Radıyallâhu anhüm) ile de gövdesi üzere durdurt muştur. Daha sonra da diğer müminlerle takviye etmiş tir. Evet! O onları bu örnekte geçen şekilde çoğaltmış tır,) tâ ki O (Rableri) onlar sebebiyle kâfirleri öfke lendirsin (ve onları kızgınlıklarından çatlatsın)! İman etmiş olan ve salih ameller işlemiş bulu nan o kişilere Allâh (beşeriyet gereği işleyebilecekleri günahlar için) tam bir mağfiret ve pek büyük bir mükâfat söz vermiştir.

KIRKDOKUZUNCU SÛRE-İ CELİLE
el-Hucurât
SÛRE-İ CELîLESİ

Medenî (Medîne-i Münevvere döneminde inmiş)dir. 18 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Ey iman etmiş olan kimseler! Allâh ve Rasûlünün (emir ve yasaklarını çiğneyerek, onların) önüne geçmeyin ve (yapacağınız yahut terk edeceğiniz her hangi bir konuda) Allâh(a karşı muhâlif bir tavır takınmak)tan hakkıyla sakının! Şüphesiz ki Allâh, (sözleriniz dâhil tüm işitilebilen şeyleri hakkıyla duyan bir) Semî’dir; (işleriniz dâhil bütün malûmatı çok iyi bilen bir) Alîm’dir.
Bu âyet-i kerîme, bayram namazı kılınmadan önce kurban kesen, ya da Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) oruca başlamadan önce şüpheli günde oruç tutan kimseler hakkında inerek, onları herhangi bir amele Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`den önce başlamaktan nehyetmekteyse de, genel manada: “Kur’ân’a ve sünnete uymayan hiçbir şey yapmayın.” diye anlaşılmalıdır. Ayrıca burada, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in ve halîfelerinin yanında bulunanlara, bir zaruret yokken onların önünde yürümemeleri, onlardan önce yemeye başlamamaları ve bir soru karşısında söze atılmamaları gibi konularda edep talimi hedeflenmiştir. (Âlûsî, Rûhu’l-beyân)

2  Ey iman etmiş olan kimseler! (Peygamberimin yanında bir şey konuşmanız icap ettiği zaman) sesleri nizi o Nebî’nin sesinin üstünde (olacak şekilde) yük seltmeyin, bir kısmınızın diğer bir kısma sesli konuşması gibi ona sözü gür sesle de söylemeyin ki, (sonra) siz farkında olmadığınız halde amelleriniz boşa çıkar!

3  Şüphesiz o kimseler ki; Allâh’ın Rasûlünün yanında (edebe riâyet ederek) seslerini kısmaktadır lar; işte ancak onlardır o kimseler ki, Allâh onların kalplerini takvâya alıştırmıştır/ takvâya seçkin kılmıştır/! (Âhirette) büyük bir mağfiret ve çok büyük bir ecir de sadece onlara âittir.

4  (Habîbim!) O kimseler ki, o (sana âit) o daların ardından sana (seslice) çağırmak tadırlar; şüphesiz onların (bir kısmı bunu e depsizlik kastıyla değil de, ce hâlet gibi bazı nedenlerle yapmaktaysa da,) pek çoğu (senin yüce makamına gereken âdâba) akıl erdire miyorlar!

Fetih Sûresi  514 
Cüz  26
cihanyamaneren