HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُاٰلِ عِمْرٰنَ  ٥٤ 
الجزء ٣

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُۚ قَالَ رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةًۚ اِنَّكَ سَم۪يعُ الدُّعَٓاءِ ﴿ ٣٨ ﴾ فَنَادَتْهُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَهُوَ قَٓائِمٌ يُصَلّ۪ي فِي الْمِحْرَابِۙ اَنَّ اللّٰهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيٰى مُصَدِّقًا بِكَلِمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِنَ الصَّالِح۪ينَ ﴿ ٣٩ ﴾ قَالَ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ ل۪ي غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَاَت۪ي عَاقِرٌۜ قَالَ كَذٰلِكَ اللّٰهُ يَفْعَلُ مَا يَشَٓاءُ ﴿ ٤٠ ﴾ قَالَ رَبِّ اجْعَلْ ل۪ٓي اٰيَةًۜ قَالَ اٰيَتُكَ اَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلٰثَةَ اَيَّامٍ اِلَّا رَمْزًاۜ وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَث۪يرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْاِبْكَارِ۟ ﴿ ٤١ ﴾ وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ ﴿ ٤٢ ﴾ يَا مَرْيَمُ اقْنُت۪ي لِرَبِّكِ وَاسْجُد۪ي وَارْكَع۪ي مَعَ الرَّاكِع۪ينَ ﴿ ٤٣ ﴾ ذٰلِكَ مِنْ اَنْبَٓاءِ الْغَيْبِ نُوح۪يهِ اِلَيْكَۜ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ اِذْ يُلْقُونَ اَقْلَامَهُمْ اَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَۖ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ اِذْ يَخْتَصِمُونَ ﴿ ٤٤ ﴾ اِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِنْهُۗ اِسْمُهُ الْمَس۪يحُ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَ وَج۪يهًا فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿ ٤٥ ﴾

سُورَةُاٰلِ عِمْرٰنَ  ٥٤ 
الجزء ٣
Âl-i İmrân Sûresi  54 
Cüz  3

38  (Habîbim!) İşte Zekeriyyâ orada(ki mihrapta otururken) Rabbine dua etmişti de: “Ey Rabbim! (Kısır ve yaşlı olan Hanne’ye verdiğin gibi) bana da tarafından tertemiz bir zürriyet bahşet! Şüphesiz ki Sen duayı hakkıyla işit(ip icabet ed)ensin!” demişti.

39  Derken kendisi mihrapta kıyâm halinde namaz kılmaktaykenmelekler( le birlikte gelen Cibrîl (Aleyhisselâm)) ona nidâ etmişti ki: “Allâh şüphesiz ki seni, Allâh (tarafın)dan (buyrulan) bir (“Var ol!”) kelime(si ile babasız olarak yaratılacak Îsâ Nebî)yi doğrulayıcı olacak, ayrıca (kavmine her bakımdan önderlik yapacak) bir seyyid, (gücü olduğu halde kadınlara yaklaşmaktan ve nefsin arzuladığı eğlencelerden kendini son derece alıkoyan) bir hasûr ve salih kimselerden (doğacak) /ve salihlerden (sayılacak)/ bir peygamber olacak Yahyâ (ismindeki bir çocuk) ile müjdeliyor!”

40  O (Zekeriyyâ (Aleyhisselâm) bu nidâyı duyunca, Allâh-u Te`âlâ’nın vaadine karşı bir şüphe taşıdığı için değil de, sebeplerin elverişli olmadığı bir ortamda çocuğun nasıl meydana geleceğini öğrenmek ve İlâhî kudretin azametini takdir etmek için): “Ey Rabbim! Benim için bir oğul nasıl olabilir ki; gerçekten bana ihtiyarlık ulaşmıştır, hanımımsa bir kısırdır?” demişti. O (Allâh-u Te`âlâ da): “(Ey Zekeriyyâ!) İşte Allâh dilediğini böylece (hârikulâde bir şekilde) yapmaktadır! (Dolayısıyla; kısır bir nene ve yaşlı bir dededen çocuk yaratmak, O’nun sonsuz kudretine göre hiç de yadırganacak bir şey değildir!)” buyurmuştu.

41  O (, bu nimeti sevinç ve şükürle karşılamak isteğiyle): “Ey Rabbim! Benim (eşimin hamile kaldığını anlayabilmem) için bir âyet (ve nişan) belirle!” demişti. O (Allâh-u Te`âlâ da): ‘‘Senin nişanın, (sebepsiz yere dilinin tutulması neticesinde, el, baş, göz ve kaş gibi herhangi bir uzvunla yapacağın) bir işaret dışında üç gün (boyunca) insanlarla konuşamamandır. Ama (insanlarla konuşmaktan dilin tutukken bile, bir mûcize olarak sana) Rabbini (anma müsaadesi verilecektir, o halde O’nu dilden ve gönülden) çokça zikret, akşama doğru ve sabaha karşı/akşam ve sabah/ da (namaz kılarak ve ‘Sübhânellâh’ diyerek) tesbîhte bulun!” buyurmuştu.

42  Hani melekler(le birlikte gelen Cebrâil (Aleyhisselâm)) demişti ki: “Ey Meryem! Şüphesiz Allâh (, annenin adağını kabul buyurarak) seni seçmiş, seni (erkeklerin el sürmesinden, hayıznifas gibi hoş karşılanmayan hallerden ve tüm günahlardan) tertemiz kılmış ve âlemlerin kadınları üzerine seni seçkin kılmıştır!

43  Ey Meryem! (Taata devam ederek ve namazın kıyâmını uzun tutarak) Rabbin için kunûtta bulun, secde yap ve rükû’ eden (cemaat)lerle birlikte rükû’ et/ kendini rükû’ yapanlar arasında bulundur (da, namaz kılmayanlar topluluğuna dâhil olma)/!”

44  (Habîbim!) İşte bu (anlatılan Hanne, Zekeriyyâ, Yahyâ ve Meryem (Aleyhimüsselâm) ın kıssaları), kendisini sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir (ki, vahiy dışı bir yolla bunların bilinmesi mümkün değildir). Onların hangisi Meryem(in terbiyesin)e kefil olacak diye (kur’a çekmek üzere, Tevrât’ı yazdıkları) kalemlerini/oklarını/ (ırmağa) bırakırlarken sen onların yanında değildin. (Meryem’in bakımını üstlenme görevini kimse birbirine bırakmak istemediği için) onlar çekişirlerken de sen yanlarında değildin.

45  Hani bir zaman melekler demişti ki: ‘‘Ey Meryem! Gerçekten Allâh (vasıtasız olarak bi’z-Zât) Kendinden (sudûr eden) bir (“Var ol!”) kelime(si ile yaratılacak babasız bir çocuk) ile seni müjdeliyor ki, onun (diğer insanlardan farkını belirtecek lakabı mâhiyetindeki) ismi; Mesîh, (künyesi) Meryem oğlu (, özelismi ise) Îsâ’dır; dünyada da âhirette de kadru kıymet sahibi ve (Allâh-u Te`âlâ’ya mânen) çok yakın kılına(rak ikinci kat semâda meleklerle beraber yaşatıla)nlardan olacak.

Âl-i İmrân Sûresi  54 
Cüz  3
cihanyamaneren