HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْحَد۪يدِ  ٥٤٠ 
الجزء ٢٧

لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ شَد۪يدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟ ﴿ ٢٥ ﴾ وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا نُوحًا وَاِبْرٰه۪يمَ وَجَعَلْنَا ف۪ي ذُرِّيَّتِهِمَا النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ فَمِنْهُمْ مُهْتَدٍۚ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ ﴿ ٢٦ ﴾ ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَاٰتَيْنَاهُ الْاِنْج۪يلَ وَجَعَلْنَا ف۪ي قُلُوبِ الَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةًۜ وَرَهْبَانِيَّةًۨ ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ اِلَّا ابْتِغَٓاءَ رِضْوَانِ اللّٰهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَاۚ فَاٰتَيْنَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْهُمْ اَجْرَهُمْۚ وَكَث۪يرٌ مِنْهُمْ فَاسِقُونَ ﴿ ٢٧ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَاٰمِنُوا بِرَسُولِه۪ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِه۪ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِه۪ وَيَغْفِرْ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌۙ ﴿ ٢٨ ﴾ لِئَلَّا يَعْلَمَ اَهْلُ الْكِتَابِ اَلَّا يَقْدِرُونَ عَلٰى شَيْءٍ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ ﴿ ٢٩ ﴾

سُورَةُالْحَد۪يدِ  ٥٤٠ 
الجزء ٢٧
Hadîd Sûresi  540 
Cüz  27

25  Andolsun ki; elbette muhakkak Biz rasûllerimiz (olan melekler)i, (peygamberlere, peygamberleri de ümmetlerine, üstün mucizeler ve) pek açık deliller le göndermişizdir bir de (hakkı bâtıldan ayırsın diye) onlarla beraber kitapları ve insanlar(, aralarındaki muâmelelerinde) adâleti ayakta tutsun diye teraziyi indirmişizdir. Ayrıca demiri(n yaratılma hük münü) de (gökten) Biz indirdik (ve onu madenlerden çıkarma sanatını size ilham ettik)/ demiri de (Âdem (Aleyhisselâm) ile birlikte cennetten) Biz indirdik/ ki onda, (ateş ten başka bir şeyle yumuşatılamayan) çok güçlü bir kuvvet ve insanlar(ın tüm sanatlarında yararlanma ları) için birtakım faydalar vardır. Tâ ki bu sayede Allâh, (demirden yapılacak harp âletlerini Allâh düş manlarıyla cihat uğrunda kullanarak) Kendisine ve rasûllerine(, onları görmedikleri halde) gıyâben yar dım edecek olan kimseyi (herkese) bil(dir)sin! Şüp hesiz ki Allah, (helâk etmek istediklerini yok etmeye son derece güçlü olan bir) Kaviyy’dir, (bu nedenle di ninden yüz çevirenlerin harp gücünü Kendi kuvvetiyle savuşturur. Hiçbir kimsenin yardımına muhtaç olma yacak derecede de izzet sahibi olan bir) Azîz’dir. (Bu sebeple dinine yardım etmek isteyenlerin kalplerini cesaretlendirir ve pekiştirir.)

26  Andolsun ki; elbette muhakkak Biz Nûh’u ve İbrâhîm’i (peygamber olarak kavimlerine)gönderdik! Peygamberliği ve kitapları da o ikisinin zürriyeti içerisine koyduk. (Bu ne denle Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) dâ hil, onlardan sonra gelen tüm peygam ber ler bu iki nebînin evlâdındandır. Dolayısıyla vah yedilen tüm kitaplar da bu ikisinin nesline gönderilmiştir.) Sonuçta onlar(ın çocukların)dan hidâyet bulan kim se(ler) vardır! İçlerinden birçoğu ise (dosdoğru yol dan çıkmış) fâsık kimselerdir!

27  Sonra onların izleri üzerinde art arda elçilerimizi yolladık! Meryem oğlu Îsâ’yı da onların pe şine gönderdik! Ona İncîl’i Biz verdik ve ona hak kıyla uymuş bulunan o kimselerin kalplerinde (in sanlardan şerleri def etmeye yönelik) bir esirgeme ve (herkesin faydasını temini hedef alan) bir acıma (duygusu) yarattık. Bir de (evlenmemek, az yemek, az içmek ve az uyu mak suretiyle dünya zevklerinin birçoğundan uzakla şıp ibadete yönelmek gibi) büyük bir ruhbanlık ki, onlar onu bir yenilik olarak ortaya çıkardılar. Biz onu onlar üzerine farz kılmamıştık, ancak Allâh’ın rızasını aramak için (böyle bir adakta bulunarak ken dilerini buna mecbur tutmuştular. Böylece tabi ki Allâh’a verilen bu söze riâyet, bozulması helâl olmayan bir farz hükmünde oldu)! Ama (neticede peşlerinden gelenler üç ilâh inancına kapılarak, gösteriş yaparak ve en sonunda âhir zaman peygamberini inkâr ederek sözü bozdular da,) hak et tiği riâyetle onu gözetemediler! İşte Biz o (Îsâ (AleyhisSelâm)`ın üm meti olduğu iddia sında ola)nlar içerisinden iman (ah dini muhafaza) etmiş (ve iman şart larından biri olan âhir zaman pey gamberine imanı elde etmiş) olan o kimsele re (hak et tikleri) ecirlerini verdik. Onlardan birçoğu ise (ken di peygamberlerine tâbi ol ma dâiresinden çıkmış) fâsık kimselerdir!

28  Ey (geçmiş peygamberlere) iman etmiş olan kimseler! Allâh(ın hükümlerine karşı çıkmak) tan hakkıyla sakının ve O’nun (size son olarak göndermiş ol duğu Muhammed adındaki) Rasûlüne iman edin ki, (geçmiş peygamberlere de, bu son peygambere de iman ettiğiniz için) O size rahmetinden iki nasip versin, size (hem dünyada hem de kıyâmet gününde) ken disiyle (maddî ve manevî yollarınızı rahatça görerek) yürüyebile ceğiniz büyük bir nur bahşetsin ve si zin için (günahlarınızı) bağışlamada bulunsun! Zaten Allâh (iman edip tevbe edenlerin günahları nı çokça bağışlayan bir) Ğafûr’dur, (tevbe üzere öle bilenlere de pek ziyade acıyan bir) Rahîm’dir!

29  (Allâh size bu hakikati bildirdi,) tâ ki (Müslümanlara: “Bizden sizin kitabınıza inananlar iki ecir alır, inanmayan ise sizin ecirleriniz gibi tek ecirle kalır!” diyen) Ehl-i Kitab şu gerçeği bilsin ki; (son peygam bere ve kitaba inanmamaları halinde ecirleri tamamen bâtıl olacak, kendi kitaplarına imanlarının da onlara bir faydası ol mayacak ve bu durumda) onlar Allâh’ın faz lından hiçbir şey (elde etmey)e güç yetire meye ceklerdir, zaten şüphesiz fazl(-u ihsan) ın tamamı Allâh’ın (kudret) elindedir ki, onu dilediği kimseye verir. (O lütfa mazhar ola caklar da, tüm peygamberlere ve kitaplara inananlardır!) Allâh pek büyük fazl(-u kerem) sahibidir.

Hadîd Sûresi  540 
Cüz  27
cihanyamaneren