HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْمُلْكِ  ٥٦٣ 
الجزء ٢٩

فَلَمَّا رَاَوْهُ زُلْفَةً س۪ٓيـَٔتْ وُجُوهُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَق۪يلَ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تَدَّعُونَ ﴿ ٢٧ ﴾ قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَهْلَكَنِيَ اللّٰهُ وَمَنْ مَعِيَ اَوْ رَحِمَنَاۙ فَمَنْ يُج۪يرُ الْكَافِر۪ينَ مِنْ عَذَابٍ اَل۪يمٍ ﴿ ٢٨ ﴾ قُلْ هُوَ الرَّحْمٰنُ اٰمَنَّا بِه۪ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَاۚ فَسَتَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ ﴿ ٢٩ ﴾ قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَٓاؤُ۬كُمْ غَوْرًا فَمَنْ يَأْت۪يكُمْ بِمَٓاءٍ مَع۪ينٍ ﴿ ٣٠ ﴾
سُورَةُالْقَلَمِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
نٓ وَالْقَلَمِ وَمَا يَسْطُرُونَۙ ﴿ ١ ﴾ مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ ﴿ ٢ ﴾ وَاِنَّ لَكَ لَاَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍۚ ﴿ ٣ ﴾ وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ ﴿ ٤ ﴾ فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ ﴿ ٥ ﴾ بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ ﴿ ٦ ﴾ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۖ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ ﴿ ٧ ﴾ فَلَا تُطِعِ الْمُكَذِّب۪ينَ ﴿ ٨ ﴾ وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ ﴿ ٩ ﴾ وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَه۪ينٍۙ ﴿ ١٠ ﴾ هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَم۪يمٍۙ ﴿ ١١ ﴾ مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ ﴿ ١٢ ﴾ عُتُلٍّ بَعْدَ ذٰلِكَ زَن۪يمٍۙ ﴿ ١٣ ﴾ اَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَن۪ينَۜ ﴿ ١٤ ﴾ اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا قَالَ اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَ ﴿ ١٥ ﴾

سُورَةُالْمُلْكِ  ٥٦٣ 
الجزء ٢٩
Mülk Sûresi  563 
Cüz  29

27  İşte onu (; o tehdit olundukları azâbı) yakın olarak gördükleri zaman, o kâfir olmuş kimselerin suratları ne kadar kötüleşir ve (onlara): “(Dünyada inadına) kendisini (acele) istemekte bulunmuş olduğunuz şey işte buydu!” denilir.

28  (Habîbim! Senin ölümünü bekleyen kâfirlere) de ki: “Gördünüz mü? (Söyleyin bana!) Allâh beni ve beraberimde olanları (size karşı zafer kazanmadan) öldürecek olsa, ya da bize acısa (da, ölümümüzden önce sizin helâkinizi bize gösterecek olsa), peki ya o (sizin gibi) kâfirleri çok acı verici büyük bir azaptan kim kurtaracak?”

29  (Habîbim! Onların faydasız temennilerine cevap mâhiyetinde) de ki: “(Kullarına analarından babalarından çok acıyan) Rahmân ancak O’dur, biz O’na iman etmişizdir ve ancak O’na itimat etmişizdir. (Dolayısıyla O bizi rahmetiyle dünya ve âhiret azaplarından kurtaracaktır. Biz sizin gibi kâfir değiliz ki kurtarılmaktan ümitsiz olalım!) Ama pek yakında (azaba düşenleri görünce) bileceksiniz ki kimmiş o pek açık bir sapıklık içinde bulunan kimse!”

30  De ki: “Gördünüz mü? (Söyleyin bana!) Suyunuz (, kovaların kendisine ulaşamayacağı şekilde yerde) iyice batan bir hal alırsa, artık akan bir suyu/(ulaşımı kolay olan) belirgin bir suyu/size kim getirecektir?”
Rivayetlere göre; bu âyet-i kerîme ibni Zekeriyyâ el-Mutetayyib isimli bir zındığın yanında okununca: "Kazmalar ve külünkler getirecektir!" demiş, o gece gözünün suyu kuruyarak kör olmuştur. (Nesefî)

ATMIŞSEKİZİNCİ SÛRE-İ CELİLE
el-Kalem
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 52 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Nûn! O (Levh-i Mahfûz’un ve meleklerin) kalem(lerin)e/(pek çok faydaları bulunan ve insanların yazı âleti olarak kullandıkları) kaleme/ve yazmakta oldukları şeylere andolsun ki;

2  (Habîbim!) Rabbinin (sana ikram etmiş olduğu güçlü akıl, peygamberlik, kusursuzluk, fesâhat, güzel ahlâk ve üstün hikmet gibi birçok) nimeti sayesinde sen asla deli biri değilsin! (Dolayısıyla sana deli diyenler yalancıdırlar.)

3  Hiç şüphesiz ki (müşriklerden çektiğin bunca eziyet karşılığında) senin için elbette kesintiye uğramayacak pek büyük bir ecir vardır!

4  Yine muhakkak ki sen elbette (mâhiyeti kimse tarafından idrak edilemeyecek kadar) pek büyük bir ahlâk üzeresin! (Bu yüzden Ülü’l-azm peygamberlerin bile tahammül edemeyeceği çilelere rahatça göğüs gerebilmektesin.)

5  Artık yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler ki;

6  Cinnet geçiren hanginizmiş?

7  Gerçekten senin Rabbin, Kendi yolundan sapıtmış (ve hakikî manada aklını kaybetmiş) olan kimseleri en iyi bilen ancak O’dur. Yine O, hidâyet bulan (akıllı) kişileri de en iyi bilendir!

8  (Habîbim!) Öyleyse artık o yalanlayıcı kimseler(in, bir müddet Allâh’a, bir süre de putlara ibadet etme teklifin)e itaat etme(meyi sürdür)!

9  İstediler ki; sen yumuşak davransan da bu sebeple onlar da yumuşak davransalar!

10  (Habîbim!) İtaat etme (doğru yanlış her şeye) çokça yemin eden her bir alçağa;
Cumhûr ulemâya göre; 10-17. âyet-i kerîmelerde vasfedilen kişi, Velîd ibni Muğîre’dir. O, on oğlunu da: “İçinizden Müslüman olana yardımımı keserim!” diye tehdit eden zorba, zâlim, kaba ve haşin bir adamdı. Kendisi de burada geçen on sıfatından dokuzunu kabullenmişti. Ama veled-i zina olduğunu bu âyetler gelinceye kadar bilmemekteydi. Bunun üzerine annesine gidip: “Muhammed’in beni vasıfladığı veled-i zina olma özelliğimi hiç bilmiyordum, ya bana doğruyu söylersin, ya da boynunu vururum!” deyince, o: “Senin, baban diye bildiğin adam zengin ve kısır biriydi. Ben, ölmesi durumunda malının yabancıya gitmemesi için bir çobanla zina yaptım, işte sen o çobandansın!” dedi. (Nesefî, Beyzâvî)

11  (Herkesi) çokça ayıplayan, (bozgunculukla) alabildiğine söz taşıyana;

12  İyiliği çokça engelleyen, haddi aşmış pek günahkâra;

13  Kaba ve saldırgana; işte bunun ardından da zina mahsulü olana!

14  O kişi mal ve oğullar sahibi oldu diye (ona uyma)!

15  Âyetlerimiz onun üzerine art arda okunduğu zaman: “Evvelkilerin yazıp çizmiş olduğu birtakım yalanlardır!” demiştir.

Mülk Sûresi  563 
Cüz  29
cihanyamaneren