HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالتّ۪ينِ  ٥٩٧ 
الجزء ٣٠

اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ ﴿ ٦ ﴾ فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ ﴿ ٧ ﴾ اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ ﴿ ٨ ﴾
سُورَةُالْعَلَقِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ ﴿ ١ ﴾ خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ ﴿ ٢ ﴾ اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ ﴿ ٣ ﴾ اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ ﴿ ٤ ﴾ عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ ﴿ ٥ ﴾ كَلَّٓا اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰىۙ ﴿ ٦ ﴾ اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰىۜ ﴿ ٧ ﴾ اِنَّ اِلٰى رَبِّكَ الرُّجْعٰىۜ ﴿ ٨ ﴾ اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يَنْهٰىۙ ﴿ ٩ ﴾ عَبْدًا اِذَا صَلّٰىۜ ﴿ ١٠ ﴾ اَرَاَيْتَ اِنْ كَانَ عَلَى الْهُدٰىۙ ﴿ ١١ ﴾ اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰىۜ ﴿ ١٢ ﴾ اَرَاَيْتَ اِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ ﴿ ١٣ ﴾ اَلَمْ يَعْلَمْ بِاَنَّ اللّٰهَ يَرٰىۜ ﴿ ١٤ ﴾ كَلَّا لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ۬ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِۙ ﴿ ١٥ ﴾ نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍۚ ﴿ ١٦ ﴾ فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۙ ﴿ ١٧ ﴾ سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَۙ ﴿ ١٨ ﴾ كَلَّاۜ لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ ﴿ ١٩ ﴾

سُورَةُالتّ۪ينِ  ٥٩٧ 
الجزء ٣٠
Tîn Sûresi  597 
Cüz  30

6  Ancak, o kimseler müstesnâ ki; iman (şartları na şüphesiz bir şekilde itikat) etmişlerdir ve (namaz, oruç, hac, zekât gibi) salih ameller işlemişlerdir; işte o (cehennem ehlinin aşağılık durumundan kurtula)n lar için, (ardı arkası) kesilmeyen/başa kakılmayan/ pek büyük bir ecir vardır./Lâkin o kimseler ki (genç ve sıhhatli oldukları dönemlerde) iman etmişlerdir ve salih ameller işlemişlerdir; işte onlar (yaşlılığa ve hastalığa uğradıklarında aynı ibadetleri yapamasa lar da, hastalık ve yaşlılık gibi zorluklara sabretmeleri sebebiyl kendileri) için, (ardı arkası) kesilmeyen pek büyük bir mükâfat vardır./

7  (Ey kâfir insan!) Artık bu(nca kat’î delillerin açığa çıkması)ndan sonra hangi şey sana o (âhiretteki) cezayı/ o (İslâm) dini(ni)/ yalan saydırabilir?

8  Gerçekten hüküm verenlerin en doğru hüküm vereni ancak Allâh değil midir? (Mademki öyledir, o halde kıyâmet günü kullar arasında isabetli hükmünü verecektir.) /Sağlam iş yapanların en muhkem iş yapanı ancak Allâh olmamış mıdır? (Mademki öyledir, o halde mükelleflerin diriltilmeyip cezasız bırakılması düşünülecek şey değildir!)/

DOKSANALTINCI SÛRE-İ CELİLE
el-Alak
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. 19 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  (Habîbim!) O Rabbinin ismiyle (başlayarak Kur’ân’ı) oku ki, (her şeyi) O yaratmıştır!

2  İnsanları (sülük gibi rahim duvarına yapışıp kan emerek beslenen aşılanmış yumurtadan ibaret) pıhtılaşmış kan parçalarından yaratmıştır!

3  Oku! Zaten en fazla iyilik sahibi olan, ancak senin Rabbindir! (Çünkü O, karşılıksız verir ve hiçbir şeyden çekinmediği halde mühlet tanır.)

4  O Zât ki (yazıyı) kalemle öğretmiştir!

5  O, insana (işitme, görme ve anlama gibi birtakım kuvvetler vererek ve âyetler indirip deliller sunarak) bilmediği şeyleri öğretmiştir!

6  Hayır! (İnsan bunca nimetlere nankörlük etmemelidir!) Gerçekten o (kâfir) insan elbette haddi aşmaktadır;

7  Çünkü, kendisini (Allâh’tan ve imandan) ihtiyaçsız kalmış olarak görmüştür!

8  Şüphesiz (ölümün ardındaki) o (son) dönüş ancak senin Rabbinedir!

9  Gördün mü o engellemekte olan kişiyi;

10  Namaz kıldığında bir kulu!

11  Gördün mü? Eğer o (kulun namaz kılmasına mani olan kişi), dosdoğru bir yol üzere bulunsaydı (da, engel olacak yerde yardımcı olsaydı);

12  Ya da (puta tapmayı öğütleyecek yerde, şirkten sakınma ve) takva ile emretmiş bulunsaydı(, onun için daha iyi olmaz mıydı?)!

13  Gördün mü? Eğer o (böyle yaparak hakkı) ya lanlamış ve (ondan) yüz çevirmişse(ki öyle yapmıştır);

14  O bilmedi mi ki; gerçek ten Allâh (yaptıklarını) görmektedir?

15  Hayır! (Bir daha böyle yapmasın!) Andolsun; eğer vazgeçmeyecek olursa, elbette o perçemden tutup (onu cehenneme) şiddetle sürükleyeceğiz!

16  O çok yalancı ve pek hatalı(nın) alın saçından!

17  Haydi (o zaman) çağırsın (da görelim) meclisi ni(nin adamlarını)!

18  Muhakkak Biz de çağıracağız (onu ateşe sü rükleyecek) zebânîleri!

19  Hayır! O’na itaat etme(meye devam et)! Böylece sen secde(ye devam) et de, (Rabbine manen) iyice yakınlaş!
Rivayete göre; Ebû Cehil: “Bir daha Muhammed’in sizin aranızda secde yaptığını görürsem, elbette boynuna basacağım ve yüzünü topraklara sürteceğim!” dedi. Sonra. onu namaz kılarken görünce yanına yaklaşmak istediyse de, ânîden elleriyle korunarak gerisingeri kaçmaya başladı. Kendisine bunun sebebi sorulduğunda ise: “Onunla benim aramda birçok kanat ve ateşten bir hendek gördüm!” dedi. Bunun üzerine Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Bana yaklaşacak olsaydı, elbette melekler onun bütün uzuvlarını parçalayacaklardı!” buyurdu. Sonra, Ebû Cehil’i tutup sallayarak tehdit etti. O: “Bu vâdide meclisi en kalabalık olan ben iken, sen nasıl beni tehdit edersin?” deyince, bu âyet-i kerîmeler indi! Bunun üzerine Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Eğer meclisini toplamaya kalksaydı, elbette zebânîler onu herkesin gözü önünde yakalayacaklardı!” buyurdu. (Beyzâvî, Nesefî, Hâzin)

Tîn Sûresi  597 
Cüz  30
cihanyamaneren