HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنِّسَاءِ  ٨٦ 
الجزء ٥

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُۜ وَمَنْ يَلْعَنِ اللّٰهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ نَص۪يرًاۜ ﴿ ٥٢ ﴾ اَمْ لَهُمْ نَص۪يبٌ مِنَ الْمُلْكِ فَاِذًا لَا يُؤْتُونَ النَّاسَ نَق۪يرًاۙ ﴿ ٥٣ ﴾ اَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلٰى مَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۚ فَقَدْ اٰتَيْنَٓا اٰلَ اِبْرٰه۪يمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاٰتَيْنَاهُمْ مُلْكًا عَظ۪يمًا ﴿ ٥٤ ﴾ فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُۜ وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يرًا ﴿ ٥٥ ﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا سَوْفَ نُصْل۪يهِمْ نَارًاۜ كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا الْعَذَابَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَز۪يزًا حَك۪يمًا ﴿ ٥٦ ﴾ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۜ لَهُمْ ف۪يهَٓا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌۘ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَل۪يلًا ﴿ ٥٧ ﴾ اِنَّ اللّٰهَ يَأْمُرُكُمْ اَنْ تُؤَدُّوا الْاَمَانَاتِ اِلٰٓى اَهْلِهَاۙ وَاِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ اَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِۜ اِنَّ اللّٰهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ سَم۪يعًا بَص۪يرًا ﴿ ٥٨ ﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا۟ ﴿ ٥٩ ﴾

سُورَةُالنِّسَاءِ  ٨٦ 
الجزء ٥
Nisâ Sûresi  86 
Cüz  5

52  İşte ancak onlardır o kimseler ki; Allâh kendilerine lânet etmiş (ve onları rahmetinden uzak etmiş)tir. Allâh kime lânet ederse, artık asla sen onun için (herhangi bir suretle kendisini azaptan kurtaracak) hiçbir yardımcı bulamazsın!

53  Yoksa (dünya hâkimiyetini ele geçireceklerine kesinkes inanan) o (Yahudi ırkına mensup) kimseler (kendileri) için (saltanat ve) mülkten bir nasip mi var (sanıyorlar)? Eğer öyle olsaydı (aşırı cimriliklerinden, hurma) çekirdeğin(in) sırtında ki oyuğ(a denk değer de bir pul)u bile insanlara vermezlerdi. (Zengin olmaları durumunda böyle olacak kimselerden fakirken ne hayır beklenir?)

54  Yoksa o (Yahudi ola)nlar Allâh’ın, fazl(-ı ihsa n)ından kendilerine vermiş olduğu (peygamberlik, kitap ve üstünlük gibi) şeylere karşı o (Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ve ashâbı gibi) insanları mı kıs kanıyorlar? Oysa muhakkak ki Biz o (Tevrât, İncil ve Zebur) kitab(ların)ı ve (peygamberlik, fıkıh gibi) hikmet(ler)i İbrâhîm âilesine verdik. Bir de onlar(dan Yûsuf, Dâvûd ve Süleyman (Aleyhimüsselâm))`a pek büyük bir (saltanat ve) mülk verdik. (Artık Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ve Ehl-i Beyt’ine de buna benzer lütuflarda bulunmuş olmamız neden yadırganıyor?)

55  O (Yahudi ola)nlardan, o (İbrâ hîm (Aleyhisselâm) âilesinin kitap ve nübüvvet kıssası) na inanmış olan da vardır, yine içlerinden (İbrâhîm (Aleyhisselâm)a inan mayıp) ondan yüz çevirmiş olan da vardır! (Onu inkâr edenler, davasına bir zafiyet getiremedikleri gibi, seni inkâr edenler de, senin gücüne bir halel getiremezler. Eğer dünyada peşinen cezaları verilmezse) çok alevlendirilmiş pek korkunç bir ateş olarak cehennem (onlara) yeterli olmuştur!

56  Şüphesiz o kimseler ki Bizim âyetlerimizi inkâr etmişlerdir; yakında onları görülmemiş bü yük bir ateşe girdireceğiz. Her ne zaman derileri (o ateşte) iyice pişip dağılacak olsa, onların yerine kendilerine başka birtakım deriler veririz ki(yan ma izleri taşımayan o yepyeni derilerinin yanmasıyla) azâbı (devamlı olarak) tatsınlar! Şüphesiz ki Allâh dâima Azîz ve Hakîm olmuş tur. (Bu nedenle suçlular hakkında dilediğini yapma sına engel çıkarılamaz, zaten O, suçsuz yere azap et mek gibi hikmetsiz bir iş de yapmaz!)

57  O kimseler ki iman etmişler ve sâlih ameller işlemişlerdir; yakında onları da, içlerinde sonsuza kadar ebediyyen kalacakları pek kıymetli cennet lere girdireceğiz ki, (köşklerinin ve ağaçlarının) alt larından ırmaklar akmaktadır! Kendileri için ora da (maddî ve manevî pisliklerden) tertemiz kılınmış eşler de vardır. Ve Biz onları (sıcak ve soğuğun tesir etmeyeceği, uzun mesafeli ve) tam gölgeli (olan dâimî ve koyu) bir gölgeye sokacağız.

58  Şüphesiz ki Allâh emânetleri ehline ulaştırmanızı, insanlar arasında (herhangi bir konuda karar ve) hüküm verdiğinizde de adâletle hükmetmenizi size emretmektedir. Gerçekten Al lâh; O’nun size kendisiyle vaaz etmekte bulunmuş olduğu o şey ne güzel olmuştur! Muhakkak ki Allâh (emânetler dâhil, tüm konu lardaki beyanlarınızı) dâima (çok iyi duyan bir) Semî ve (tüm muâmelelerinizi hakkıyla gören bir) Basîr olmuştur.

59  Ey iman etmiş olan kimseler! Allâh’a itaat edin, o Rasûl’e ve sizden olan (âlimler, kadılar ve idâreciler konumundaki) ülü’l-emre de itaatte bulunun! (Ancak bu, onların size, Allâh ve Rasûlünün itaatini emretmeleriyle kayıtlıdır.) Şayet siz (ve yetkililer, dinle alâkalı) herhangi bir şey hakkında (aranızda) anlaşmazlığa düşerseniz, hemen o (meselenin doğru yorumu)nu Allâh(ın kitabın)a ve (kendisi mevcutsa bizzat) o Rasûl’e (değilse onun sünnetine) çeviri(p havâle edi)n. Eğer siz Allâh’a ve o son güne inanmakta olduysanız (size emredileni aynen yerine getirin)! İşte bu (türlü fikir ayrılıklarında Kur’ân ve Sünnet’e başvurmanız, kendi görüşünüze uymaktan) daha iyidir, (âhirette güzel sonuç vereceği için) netice itibarıyla da daha güzeldir!
Âyet-i celîlede geçen “Ülü’l-emîr”den kimlerin kastedildiği hakkında birkaç görüş vardır: Birincisi; Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) zamanında olan ve ondan sonra bulunan Müslümanların emîrleridir ki; halifeler, sultanlar, kadılar, ordu komutanları ve harbe gönderilen müfreze emîrleri buna dâhildirler. İkincisi; dini iyi bilen fıkıh âlimleridir ki, bu görüş İbni Abbâs (Radıyallâhu anhuma) başta olmak üzere birçok sahâbe ve tâbi`în tarafından tercih edilmiştir. Zira diğer emîrlerin, İslâm’ın hü kümlerini iyi bilen ulemâya başvurmadan hareket etmesi imkân sızdır. Bu konuda birkaç görüş daha varsa da en isâbetli görüş bu ikisidir! Bu hususta geniş malumat için bakınız: Rûhu’l Furkan: 5/265-285

Nisâ Sûresi  86 
Cüz  5
cihanyamaneren