HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنَّجْمِ  ٥٢٦ 
الجزء ٢٧

اِنَّ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ لَيُسَمُّونَ الْمَلٰٓئِكَةَ تَسْمِيَةَ الْاُنْثٰى ﴿ ٢٧ ﴾ وَمَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّۚ وَاِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْن۪ي مِنَ الْحَقِّ شَيْـًٔاۚ ﴿ ٢٨ ﴾ فَاَعْرِضْ عَنْ مَنْ تَوَلّٰى عَنْ ذِكْرِنَا وَلَمْ يُرِدْ اِلَّا الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۜ ﴿ ٢٩ ﴾ ذٰلِكَ مَبْلَغُهُمْ مِنَ الْعِلْمِۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدٰى ﴿ ٣٠ ﴾ وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۙ لِيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَسَٓاؤُ۫ا بِمَا عَمِلُوا وَيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا بِالْحُسْنٰىۚ ﴿ ٣١ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٓائِرَ الْاِثْمِ وَالْفَوَاحِشَ اِلَّا اللَّمَمَۜ اِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِۜ هُوَ اَعْلَمُ بِكُمْ اِذْ اَنْشَاَكُمْ مِنَ الْاَرْضِ وَاِذْ اَنْتُمْ اَجِنَّةٌ ف۪ي بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْۚ فَلَا تُزَكُّٓوا اَنْفُسَكُمْۜ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقٰى۟ ﴿ ٣٢ ﴾ اَفَرَاَيْتَ الَّذ۪ي تَوَلّٰىۙ ﴿ ٣٣ ﴾ وَاَعْطٰى قَل۪يلًا وَاَكْدٰى ﴿ ٣٤ ﴾ اَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرٰى ﴿ ٣٥ ﴾ اَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا ف۪ي صُحُفِ مُوسٰىۙ ﴿ ٣٦ ﴾ وَاِبْرٰه۪يمَ الَّذ۪ي وَفّٰىۙ ﴿ ٣٧ ﴾ اَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۙ ﴿ ٣٨ ﴾ وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ ﴿ ٣٩ ﴾ وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ ﴿ ٤٠ ﴾ ثُمَّ يُجْزٰيهُ الْجَزَٓاءَ الْاَوْفٰىۙ ﴿ ٤١ ﴾ وَاَنَّ اِلٰى رَبِّكَ الْمُنْتَهٰىۙ ﴿ ٤٢ ﴾ وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ ﴿ ٤٣ ﴾ وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَاۙ ﴿ ٤٤ ﴾

سُورَةُالنَّجْمِ  ٥٢٦ 
الجزء ٢٧
Necm Sûresi  526 
Cüz  27

27  Şüphesiz o kimseler ki, âhirete iman etmemektedirler, elbette onlar (“Melekler Allâh’ın kızlarıdır!” diyerek) dişi adı takmak suretiyle melekleri (birtakım bâtıl adlarla) isimlendirmektedirler.

28  Oysa kendileri için bu hususta hiçbir ilim bulunmamaktadır! Onlar ancak tamamen zanna (ve boş kuruntulara) uymaktadırlar. Hâlbuki zan (ve tahmin denen şey), haktan yana hiçbir şeyle faydalı olamaz!

29  (Habîbim!) O halde sen Bizim zikrimizden (ve gerçek bilgi sağlayan kitabımızdan) yüz çevirmiş bulunan ve o en alçak (dünya) hayat(ın)dan başka bir şey arzulamamış olan (Nadr ibni Hâris ve Velîd ibni Muğîre gibi) kimselerden yüz çevir!

30  İşte onların ilim olarak ulaştıkları son nokta ancak budur! Şüphesiz senin Rabbin; Kendi yolundan sapmış olan kimseleri pekiyi bilen ancak O’dur, hidâyet bulmuş olan kimseleri de en iyi bilen ancak O’dur!

31  Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar sadece Allâh’a aittir. (Ne müstakillen ne de müştereken hiçbir varlığın bunlarda en ufak bir hissesi yoktur. Allâh-u Te`âlâ bunları yaratmıştır,) tâ ki O, kötü işler yapmış olan o kimseleri yapmış oldukları şeyler mukabilinde cezalandırsın, güzel amel işlemiş bulunan o kişileri de, o pek güzel amellerine karşılık /(cennet gibi) pek güzel bir sevapla/(yaptıklarından) daha güzeliyle/ mükâfatlandırsın!

32  (O hidâyet bulanlar; şirk koşmak, adam öldürmek, büyü yapmak, harpten kaçmak, faiz yemek, yetim malı yemek ve namuslu kadınlara iftira gibi) günahın büyüklerinden, özellikle de (, zina, livata ve lezbiyenlik gibi) çok çirkin olan şeylerden sürekli sakınmakta olan kimselerdir. Ancak (kalpten geçen kötü şeyler gibi, beşeriyet gereği kaçınamadıkları) küçük günahlar müstesnâ! Şüphesiz ki senin Rabbin, mağfireti pek geniş olandır! Sizi(n babanız Âdem’i) topraktan (, sizi de toprakta yetişen gıdalardan oluşan meni den) yaratmış olduğu zaman, bir de sizler annelerinizin karınlarında ceninler halinde bulunuyorken sizi en iyi bilen O’dur! Öyleyse (: “Büyük günahlardan sakınıyoruz, küçük günahlar da zaten bağışlanır!” diye, kendinizi hepten günahsız sayarak) nefislerinizi temize çıkarmayın! (Bütün günahlardan) hakkıyla sakınmış olan kimseyi en iyi bilen ancak O’dur!

33  Gördün mü o kimseyi ki; (hakka uyup sebat etmekten) yüz çevirdi?
Bu âyetler Velîd ibni Muğîre hakkında nâzil olmuştur. Bu kişi Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in vaazını dinleyerek İslâm’a ısınmış, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`de onun iman edeceğine ümit bağlamıştı. Sonra müşriklerden biri ona: “Babalarının dinini nasıl bırakırsın? Çabuk dinine dön ve sebat et! Bana şu kadar mal vermen karşılığında âhirette korktuğun her şeyi ben üstlenirim!” deyince Velîd onunla anlaştı ve İslâm’a girmekten vazgeçti. Böylece o adama söz verdiği malın bir kısmını verdi, sonra da cimriliği tutarak ondan da vazgeçti! (Beyzâvî, Nesefî, Hâzin, Âlûsî)

34  Pek az bir şey verdi de, (daha sonra) kayaya çat(mış gibi vermeyi bırak)tı!

35  Gayb ilmi onun yanında mıdır ki, bu ne denle o (, arkadaşının onun günahını yüklenebileceğini) bil mektedir?

36  Yoksa o, Mûsâ’nın sahî felerinde bulunandan haber dâr edilmedi mi?

37  Bir de o (vazifelerini) tastamam yerine ge tirmiş olan İbrâhîm’in (sahîfelerinde yazılan şu ha kikatlerden) ki;

38  Şüphesiz hiçbir yüklenici, diğerinin (günah) yükünü taşımayacaktır.

39  Gerçekten insan için, kendi gayretinden baş kası yoktur!

40  Muhakkak ki onun çalışması(nın karşılığı) çok yakında (kendisine amel defterinde ve mîzanında) gösterilecektir!

41  Sonra o (gayretli insan), en bol karşılık olarak onunla mükâfatlan-dırılacaktır.

42  (Bütün yaratıkların) son varış(ı) gerçekten ancak senin Rabbinedir!

43  Muhakkak ki O, ancak O güldürmüştür ve ağlatmıştır!

44  Gerçekten de O, sadece O öldürmüştür ve yaşatmıştır!

Necm Sûresi  526 
Cüz  27
cihanyamaneren